Memorial Şişli Hastanesi, Memorial’da transplantasyonun 20. yılında, Doku Tipleme ve İmmünoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel Ekşioğlu Demiralp ile HLA İmmünogenetiği ve Transplantasyon İmmünolojisi Derneği (HİTİD)’nin düzenlediği “İkinci Transplantasyon İmmünolojisi Kursu”na ev sahipliği yaptı.
Organ naklinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesinde önemli rolü bulunan ve sürecin sacayağını oluşturan transplant immünologları, nakil öncesi donör ile alıcı arasındaki uyumu saptayan lenfosit çapraz karşılaştırma testi ve bunun dünyada hata payını en aza indiren tekniğini, uygulamalı olarak masaya yatırdı.
İki gün süren ve 6 ayrı oturumda düzenlenen kursun onur konuklarından biri; Kanada Nova Scotia bölgesinde yer alan Dalhousie Üniversitesi'nde patoloji ve transplant immünolojisi alanlarındaki akademik çalışmalarının yanı sıra Kanada Böbrek Dağıtım Sistemini de yöneten Prof. Dr. Robert Liwski’ydi. Kanada’da, transplantasyon immünolojisi konusunda yenilikler getirmiş bir grubun kurucusu ve lideri olan Prof. Dr. Liwski’nin, akım sitometrik yöntemle laboratuvar ortamında gerçekleştirdiği demonstrasyon da katılımcılara canlı olarak sunuldu.
Memorial Şişli Hastanesi Doku Tipleme ve İmmünoloji Bölüm Başkanı, HİTİD Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Emel Ekşioğlu Demiralp, solid organ nakillerinde son derece kritik olan lenfosit çapraz karşılaştırma testinin, Prof. Dr. Liwski’nin ‘Halifax’ yöntemiyle büyük bir gelişim gösterdiğini söyledi. Prof. Liwski tekniğinin uygulanmasıyla, hedefe yönelik ve riski minimum düzeye indirgeyen sonuçlar elde ettiklerini de dile getiren Prof. Dr. Demiralp, testin laboratuvarda uygulandığı örneklerin de paylaşıldığı kursta, organ nakli kararındaki en önemli adımlardan biri olan çapraz karşılaştırma testinin dünyada geldiği son noktayı şöyle anlattı:
Lenfosit Çapraz Karşılaştırma (‘crossmatch’) testi ile organ nakli kararı veriliyor
“Organ nakli kararında bize yön gösteren çapraz karşılaştırma testine yönelik güncellemeyi bizim laboratuvarımız aracılığıyla ülkemize duyurmaktan mutluyuz. Transplant immünologları olarak, hastaya organ nakli yapılıp yapılmayacağı yönünde karar veriyoruz. Bunu yaparken de antijen ve antikor ilişkilerini tanımlayabilmek ve olası bir ret reaksiyonunu öngörebilmek için bu testten yararlanıyoruz. Çapraz karşılaştırma testi yapmamızın nedenini şöyle açıklayabiliriz: Örneğin böbrek naklinde, vericinin böbreğinin hücrelerini aynı HLA’yı taşıdığı için alıcının kanındaki lenfositler karşılıyor gibi düşünüyoruz. Hastanın serumunda buradaki hücrelere karşı bir reaksiyon varsa, onun böbreğine karşı da bu reaksiyonu verecektir. Bunun olup olmayacağını belirliyoruz. Organ reddi riskinin bulunup bulunmadığını da bu sayede ortaya çıkarıyoruz. Bu testlerin de son derece iyi ve incelikle değerlendirir olması gerekiyor. Testlerdeki gelişmeler daha net karar almamıza da yardımcı oluyor. İki günlük toplantımızda bu mesajları vermeye çalıştık.”
Organ reddi riski azalıyor
Çapraz karşılaştırma testinin, akım sitometrik yöntemle dünyada 90’lı, ülkemizde 2000’li yıllarından bu yana yapıldığını da dile getiren Prof. Dr. Demiralp, “Lenfosit çapraz karşılaştırma testi, diğer kesin sonuçlu testlerden farklı olarak kısmi işlevsel bir test ve canlı hücre ile çalışılıyor. Bu nedenle yanlış pozitif ya da yanlış negatif sonuç verme olasılığı var. Biz Memorial Doku Tipleme ve İmmünoloji Laboratuvarı olarak lenfosit çapraz karşılaştırma testini 18 yıldır akım sitometrik olarak yapıyoruz. Ancak son bir yıla yakın zamandır Prof. Dr. Liwski’nin geliştirdiği ve kolaylaştırdığı bu yöntem ile daha kısa sürede sonuç alıyoruz. Nakil bekleyen hastalara, daha kısa sürede duyarlılığı artmış bir yöntemle hizmet vermeye başladık. Kurslarımızı da, bu tekniğin Türkiye’deki tüm laboratuvarlarda da uygulanabilirliğine dikkat çekmek üzere düzenliyoruz. Kanada’da yıllardır kullanılan, laboratuvarımızda da kullanmaya başladığımız bu yöntem, hasta ve verici seçimlerinin daha incelikli olarak analizine olanak sağlayacak ve organ reddi riskini en aza indirecektir” açıklamasında bulundu.
Kursun bir diğer önemli konuğu da Prof. Dr. Mehmet Tevfik Dorak’dı. Halen, Kingston Üniversitesi’ndeki akademik çalışmaları ile uluslararası arenada adından söz ettiren ve kendisini genetik epidemiyolog olarak tanımlayan Prof. Dorak, HLA kompleks gen bölgesi odaklı iki konuşmasıyla, insan genomundaki HLA bölgesi genetik değişkenlerinin hastalıklara yatkınlıklarla gösterdiği ilişkileri anlattı.
YORUMLAR