Yollar hüzunludür.
Hele bir de geceyse teypten buram buram özlem kokan bir türkü gecenin karanliğina huznune arkadaslık ediyorsa.
Bilmem kaçıncı şehrin otobanını arşınlarken otobüs, sen camdan cılız ışıklarını sayarsın.
Saatler ilerler, her bir yolcu uykunun kucağına birakıverir kendini. Yapalanzsın artık gecede .
Geceyi bölüşüyorsun tüm yolcularla fakat karanlığın sana özeldir.
İzmir yolculuğumuz gecenin soğuk nefesi eşliğinde başlamıştı. Malatya'ya veda ederken saatler akşam dokuzu göstermekteydi. On beş saatlik otobüs yolculuğumuz tam bir işkence halinde geçti. Tabiri caizse yumak olmuştuk daracık koltuklarda. Elimiz ayaklarımız birbirine dolanarak kızımla yorucu bir yolculuk yaptık.
Nihayet otobüs İzmir otogarına vardı. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur daha otobüsten dışarı çıkar çıkmaz bizi sucuğa çevirmişti. Yabancısı olduğumuz şehir ve otogarda etrafımıza şaşkın şaşkın bakınmıştık bir süre. Nihayet toparlanıp taksi durağını sorduktan sonra taksi ayarlamaya koyulduk. Sıra pazarlıktaydı, aklımca uyanıklık yapıp yazar arkadaşımın verdiği tavsiyeleri uygulamaya koyuldum. Söylediğim adrese ne kadara götüreceğini sordum.
Taksici elli-elli beş olur dedi, ben itiraz ettim ama arkadaşım gideceğim yere kestirmeden otuz beşe götürürler demişti, ben de taksiciye bundan bahsettim. Tabi Trakyalı taksici altta kalır mı, "Abe gelsin senin o arkadaşın götürsün be ya!" dedi. Neyse ki sırada bekleyen ikinci taksinin şoförü merhamete gelip kırk beşe gideceğimiz yere götürdü.
Taksiciyle öteden beriden bahsettik. Sıra siyasete gelince taksiciye belediye seçimlerini sordum.
Taksici "Yine falan parti kazanacaktır" dedi.
"Yeterince hizmet yapılamıyor deniyor." dedim.
Fark etmez, isterse İzmir'i çöp götürsün yine de falan parti kazanacak çünkü gönül bağı var diye yanıtladı. Anladığım kadarıyla şoför başka bir partinin seçmeniydi ama gerçekçi olmaya çalışıyordu.
Varacağımız yere ulaşmıştık. Bizi evine davet eden misafir eden yazar arkadaşım Ümiyye Hanım soğuk, yağmurlu İzmir gününün aksine hayli sıcak karşılamıştı. Güzel sıcak bir sofra, samimi bir dostluk… Doğrusu yorgunluğumuzu gidermişti. İzmir'i epey dolaştık. İzmir'de dikkatimi ilk çeken şey yeşilliğin fazla olması, şehir merkezlerinde yaşlanmış ağaçların dimdik durmasıydı.
İzmir İstanbul'un aksine boğucu bir şehir değildi. İnşaatlaşma minimumda, gereksiz inşaatlaşma yok denecek kadar azdı. Günler geçtikçe, insanları gözlemledikçe insanların nezaketi, kibar oluşu, birbirine saygılı oluşu çokça dikkatimi çekmişti. Evet, bir rahatlık mevcuttu ama alana müdahale yoktu.
Ayrıca bahsedildiği gibi İzmir'i çöp de götürmüyordu. Gördüğüm pek çok şehirden daha düzenliydi. Demem o ki İzmir'i sevdim ve "Gavur İzmir " söyleminin çok gereksiz, gerçek dışı kırıcı aşağılayıcı olduğunu gördüm. Beş vakit ezanın okunduğu, dileyenin camiye gittiği, dileyenin ise rakı içmeye gittiği bir yer İzmir. Dışlamak, yaftalamak yerine kucaklayıcı olabilseydik, yeterince örnek olabilseydik yaftalamak yerine yapıcı söylemimiz olurdu. "Gavurluk" yaşam tarzından dolayı deniyorsa pek çok şehir bu biçimde.
İzmir'in yanı sıra Manisa, Balıkesir Aydın-Kuşadası, Selçuk, Şirince, Torbalı vb yerleri de dolaştık. Alaçatı'ya gidemedim zamansızlıktan, aklım orada kaldı. Selçuk, tarihi dokusuyla müthiş bir yerleşim yeri. İsa Bey Camii, Efes, Meryem Ana, Yedi Uyurlar…
Hepsi bir arada, bir ilçede.
Tarihlerini elbette yazmayacağım ama şunu belirtmeliyim ki bu bölge bir çok inancın, kültürün etkisinde kalmış bir bölge. Araştırmalarımın sonucunda şunu öğrendim ki diğer din mensupları gönüllü olarak çalışmaktadır pek çok vakıf dernek aracılığıyla. Ya bizler ne kadar çabalıyoruz? Gençlere, turistlere İslam'ı ne kadar anlatabiliyoruz? Yaftalamakla olmaz, aşağılamakla olmaz! Ortaya gönül koyacaksın, ortaya sevgi koyacaksın, ortaya İslam'ın güzelliğini koyacaksın ki sözde "Gavur"luk tutunamasın.
Selçuk'ta İsa Bey Camii önemli bir merkez. Diyanet'ten ve yetkililerden bu merkezin üzerine yoğun bir şekilde eğilmelerini rica ediyorum. Elbette yazacak çok şey var fakat buna sayfalar yetmez. Bazı gözlemleriniz olur ki konjonktür gereği, zaman-zemin gereği kaleme dökemezsiniz.
Hasılı İzmir bende iz bıraktı. Sevgi ve ilgiyi hak eden bir şehir...
İzmir'de bizi misafir eden değerli yazar Ümiyye Yılmaz Erçevik Hanım'a çok teşekkürler.
YORUMLAR