Yıllar önce Facebook'un- sosyal medyanın yeni yeni yaygınlaştığı yıllardı.
Beraber eğitim gördüğüm sınıf arkadaşım bir hanım bana "Neden Facebook açmıyorsun yazıp çiziyor sun, fikirlerini güzel ifade ediyorsun" diye ısrarla söylemiş ve etkilemişti.
Doğrusu ben biraz soğuk bakıyordum sosyal medyaya.
Nedeni ise yoğun bir eğitim sürecinde zamanımı buraya israf etmemekti. Çünkü okulun yanı sıra okuyup bitirmem gereken dünya dolusu kitap beni bekliyordu.
Biz eğitime ağır eserlerden başlamıştık daha çok fikir kitapları dini içerikli fıkıh, hadis, siyer, tefsir tarzı kitaplar okumuştuk haliyle dünya klasikleri ve felsefeyi biraz ötelemiştik.
Onun için bu tür kitaplara zaman ayırma planım düşüncem vardı.
Konumuza dönelim arkadaşların ısrarına fazla dayanamayıp ilk önce Facebook, hemen ardından YouTube açmıştım. Tabi sonrasında Tiwetter...
Tiwetter 'ın ilkelerinden sayılabilirim .
Madem açtık bu mecrayı bari birikimlerimizi paylaşalım dedik. Peşinden gelen gazete, habersitesi dergi tekliflerini değerlendirip buralarda da yazmaya başladık.
Çocukluğumdan beri kitap yazarlığı hayalim vardı. Tuttuğum notlar, günlükler vs...
Gel görki kader önce köşe yazılarıyla yazmaya başlatmıştı.
Siyaset, gündem, sosyolojik, psikolojik sayısını hatırlamayacağım sayısız makale yazdım. Buradan okuyucuya ulaştırdı. Akabinde çocuk ve yetişkin edebiyatı geldi (Kitaplar )
Buradan çok iyi insanlar tanıdım, dostluklar kurdum.
Sevdim sevildim. Buranın ekmeğini yedim.
İyi anılarla beraber rahatsız edici usluplarla da karşılaştım azda olsa.
Malum öncü olunca toplumda alışkın olmayınca ilk başlarda geleneksel bakış açısıyla bakıp "Aaaaa Zeynep Hoca foto paylaşıyor falan filan" diyenler oldu. Fakat zamanla onlar da bu çarkın içinde kendine yer buldular.
Açıkçası dikkate de almadım olumsuzlukları hiç.
Gelelim günümüze iyi ki burayı kullanmış iyi ki sizin gibi kıymetli yüreği güzel dostlar kazanmışım. Daha nice nice senelere. Sizi seviyorum.
YORUMLAR