"Dost dost diye nice nicesine sarıldım,
Beyhude dolandım boşa yoruldum.
Benim sadık yarim kara topraktır. "
diyor halk ozanımız Aşık Veysel.
Konumuzdan biraz farklı bir duyguyla söylenmiş olsa da sonuçta toprağın dostluğu aynı noktaya getirmektedir bizleri. Hiç bir dönem toprağın dostluğuna ihtiyaç duymamıştık bu kadar.
Toprak hem dostumuz, hem anamız, hem yarimizdir.
Bu geçmişte de böyle, bugün de böyle, yarın da böyle olacaktır.
Ne vakit topraktan uzaklaşıp betona gömüldük, toprak bize küstü uzaklaştı(rıldı)
Tarımda kendi kendine yeten bir ülkeyken, toprakla dostken, mutlu ve huzurluyduk. Belki lüksümüz yoktu ama en azından daha samimi, daha huzurluyduk.
Toprakla aramıza beton örüldü,
Beton, toprakla aramıza barikat, set oldu. Bu nedenle
iş sahası daraldı, hayat şartları pahalılaştı, şehirlere göçler hızlandı. Üreten bir toplum iken tüketen bir toplum olmaya başladık.
Son otuz yılda tarım-üretimi gittikçe azaldı(azaltıldı) öncelik betona verildi.* Buğday ihraç eden bir ülke iken, gelinen noktada buğday ithal eden bir ülke olduk. (Betonun yenilmeyeceğini hep beraber göreceğiz birgün.)
Tarım ülkesiyken tarımda dışa bağımlı hale geldik.
Rusya- Ukrayna savaşı neticesinde oluşan aksaklıklardan dolayı gıda pazarının aslında fiyat konusunda ne kadar da hassas olduğuna şahit olduk.
Neredeyse hergün iğneden ipliğe zam gelmesi vatandaşı tedirginliğe sevketmiş, spekülasyonların da yoğunlaşması sonucu insanlar marketlere hücum etmişti.
Olacağı buydu.
Dünyaya yüzde kırk tarım ürünü ihraç eden Ukrayna ve Rusya savaştan dolayı ihracatı durdurunca dünyanın tarıma bağlı dengesi bozuldu diyebiliriz.
Ama buna rağmen dünya ülkeleri bir bir önlem alma yoluna gitti, gidiyor.
Çin ve Rusya gübre satışını durdurdu.
Çin tüm dünyadan buğday çekip stoklamaktadır.
En büyük buğday satıcısı ülke Hindistan, dışarıya buğday satışını durdurdu.
Peki biz tarım konusunda ülke olarak, çözüme dair nasıl bir politika uygulayacağız.
Bu konuda ne yaptık, ne yapıyoruz, ne yapacağız?
Bu konuda ne yaptık, ne yapıyoruz, ne yapacağız?
Ben ve benim gibi akledip endişe duyan vatandaş merak ediyor.
Hergün gıdaya dair olumsuz endişe yaratan haberler okumaktayız. En son şöyle bir haber geçti :Dünyanın on haftalık buğday stoğu kalmıştır"
Ne derece doğru bilemiyoruz.
Varsayım olması bile endişe yaratmakta.
Böyle devam ederse gelecek zaman içinde muhtemelen yüksek fiyatlarla bile ekmek bulamayabiliriz.
Gelelim tekrar esas mevzumuza
Biz tarım politikası olarak üretime dayalı nasıl tedbirler alacağız?
Zira kıtlık kapıda!
Acil çözüm gerekli.
Çözüm için fikrimi belirtmek isterim.
Gübre, yakıt, sulama masrafının yükse olmasından vatandaş ve özel sektör ekip biçmeye yanaşmayacaktır.
Uzman değilim fakat bir köy Çocuğu- Tarım kültürü olan vatandaş olarak kısa ve orta vadede çözüm teşkil edecek önerim şu; Buğday ve türevlerinin devletin tam desteği ile ekilip biçilmesi hasat edilmesidir.
En azından bir kaç yıl böyle olmalıdır.
Toprak Hayattır.
Ne diyordu Halk ozanımız"
"Dost dost diye nicesine nicesine sarıldım,
Beyhude dolandım boşa yoruldum.
Benim sadık yarim kara topraktır."
Ne kadar dijitalleşip çağ atlasak da toprağa ve tarıma muhtacız.
Unutmayın uzaya gitmemiz için önce doymamız gerekir.
YORUMLAR