"...Allah'tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının..." (Nisâ, 4/I)
Bazı ayet ve hadisler hadiselerin vuku bulmasıyla daha iyi anlaşılmaktadır.
Yaşadığımız bu pandemi süreci tam da bunu anlatmaktadır. Toplumun, dahası dünyanın izolasyon yaşadığı bu dönemde insanların ruh hali karamsarlığa distopyaya müsait hale gelmiş bulunmaktadır.
Yaşama şeklimiz kültürümüzdür. Kültür aktarımı nesilden nesile geçmektedir tıpkı gen aktarımı gibi. Insanların bir birinden uzaklaştığı samimiyetin paylaşımın kaybolmaya yüz tuttuğu bu yüz yılda bir de virüsler nedeniyle izole yaşamaya başlayan insanoğlu hiç şüphesiz bu mecburi izolasyonu bir sure sonra davranışsal olarak benimsemeye başlar,
alışkanlık haline getirir. Zaten şehirleşme ile minimuma inen akrabalık ilişkileri bu bağlamda daha da zayıflamaya başlar.
Bir de bakmışsın ki zorunluluk, mecburiyet yaşantın haline gelmiş kültürün oluvermiştir.
İşte tam bu durumlara zemin oluşmaması için ayet ve hadisler kendini bize hatırlatmaktadır.
Ķur'anı Kerimde bazı ibadet ve hükümler birer kez zikredilirken sılai rahim defalarca zikredilmiş, tabiri caizse ayetlerin altı kalın çizgilerle çizilmiştir ve uygulanmasını istemiştir. İşte dini bayramlar sılai rahim için birer fırsattır.
Nitekim bayramların hikmetinden biri de sıla-i rahimi canlı tutmak bağları kuvvetli kılmaya vesile olmasıdır.
Bayram mutluluğun neşenin, insanı çepeçevre sardığı zaman dilimleridir. Küslerin barıştığı kırgınlık ve dargınlıkların son bulduğu dahası kuskunlüklerin son bulması zorunluluğu olduğu bir bakıma ibadet hükmünde zamanlardır.
Peygamber efendimiz(s.a.v) bayramlara önem vermiştir.
Tüm diğer vecibelerde olduğu gibi bayramları nasıl geçirmemiz konusunda da bize örnek olmuştur.
Kısaca Rasulullahın bayramı nasil gecirdiğine göz atalım.
-Asr-ı Saadet'te bayram kutlamaları musallâ (namazgâh) adı verilen geniş bir alanda kadınların ve genç kızların da katıldıkları bayram namazı ile başlardı***
-Bayram namazına gitmeden önce gusleder ve en güzel elbisesini giyerdi.
-Bayram namazına çıkmadan önce bir kaç tane hurma yerdi.
Bu anlayış bayramlar da tatlı ikramı geleneğini doğurmuştur.
-Peygamberimiz, her zaman arkadaşlarıyla görüştüğü gibi bayramlarda da onları evlerinde ziyarete gider, ikramlarını kabul ederdi.
Kendisi de misafirlerine ikramda bulunurdu.
Onun içindir ki inananlar da bayram ı büyük bir titizlikle yaşamaya gayret eder ziyaretlere gider, ikram eder, ruhuna uygun geçirmeye gayret ederler. Eski bayramlara özlem hiç bitmese de "Ah nerede o eski bayramlar" sözü dillere pelesenk olsa günümüz bayramlarını yaşamayı ihmal etmemeye gayret ederiz.
"Kişi çocukluğunun eseridir" diye belirtir uzmanlar alimler, bilginler ...
Onun içindir ki daima çocukluğumuza gider kah mutluluk duyar kah hüzünleniriz.
Bizi biz yapan çocukluğumuzdur.
Hesapsız menfaatsız bir zaman dilimidir.
Küçük şeylerle büyük mutluluk duyumsadığımız zamanlardır.
Ne vakit çocuklar yetişkin hale gelir, hesap kitap yapmaya başlar, menfaat ve bencillikle hareket etmeye başlar işte o zaman ruhları kirlenmeye başlar. Merhamet azalır, paylaşma azalır diğergamlık azalır, kavgalar münakaşalar başlar ve ardından zalimlik hodgamlık baş gösterir. Miras kavgası dünya menfaati uğruna düşmanlik başlar.
Akrabalık bağları kopar , aile bireyleri tesbih taneleri misali dağılır....
Ve akabinde vicdanları sarsan bir sada yankılanır " ..Allah'tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının!" (Nisa suresi)
"Allah'ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar (akrabalık bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler var ya; işte bunlar, lânet onlara ve yurdun kötüsü Cehennem de onlara" (Rad, 21–25)"
Bu sadaya kulak veren Allahın rahmetini hakeder.
Bayramlar; kini nefreti düşmanlığı bir tarafa bırakma, sevgi merhamet paylaşmayı çoğalmaya başlangıç noktasıdır, fırsattır.
Bayramlar rahmeti haketme fırsatıdır.
Sevin sevindirin.
Bağışlayın bagışlanın.
Tüm inananların bayramını canu gönülden kutlar , sevgi muhabbet ve saygıyla selamlıyorum.
YORUMLAR