Zeki Sarıhan
Hem süt tozu almak, hem de yürüyüş yapmış olmak amacıyla yakınımızdaki süpermarkete gidiyordum. Tam kapıdan içeriye gireceğim sırada Öğretmen Okulundan sınıf arkadaşım Galip aradı. Market’in dışındaki bir yükseltiye oturdum. Öylesine aramış. Birbirimize hal hatır sorduk.
Galip sınıf arkadaşlarımız içinde nispeten köylü kalmış olanlardandı. Mesleğini köyünün ilkokulunda tamamladı. Köylüler gibi inek de besliyordu. Öğretmen okulunda namaz kılan dört öğrenciden biriydi, halen de kıldığını sanırım. Eşi kapalıydı. Galip emekliliğini arıcılık yaparak değerlendiriyor, yılın büyük bölümünü Doğu Anadolu kırlarında arı güderek geçiriyordu. “Arazide misin, evinde misin?” diye sordum. “Arılarımı sattım. Artık yaşlandık Zeki, uğraşamıyorum” dedi.
Galip’e önceki gün yapılan cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinin sonuçları hakkında ne düşündüğünü sordum. Ben onun Erdoğan’a oy vereceğini sanıyordum. “Hayır, şeye, Kılıçdaroğlu’na oy verdim” dedi, Sonra devam etti. “Fakat ne çare kazanamadı. Yıllardır seçime giriyor, olmayıp kazanamıyor.”
“Niçin kazanamıyor?” diye sordum.
“CHP halk tarafından din düşmanı olarak tanınıyor” diye yanıtladı. Cami yapımı için para toplanır, CHP’liler karşı çıkar. Kadınların türbanına karşı çıktı, bunun için Anayasa Mahkemesine bile başvurdu. Bu gibi durumlar dindar halkın CHP’ye uzak durmasına sebep oluyor.”
Galip bu sözlerinin ardından kendisinden beklemediğim sosyolojik bir gerçeğe de değindi. “Din” dedi “insanların hayatında önemli bir yer tutuyor. Hangi din olursa olsun. Dünyada birçok din ve sayısız mezhep var. Hepsinin inananları var. İnsanlar kendi inançlarına karşı olan kişilerle barışık olamıyor. CHP’ye dindar kesim bunun için oy vermiyor.”
“Peki ne olacak?” diye sordum. “Bu hep böyle mi devam edecek?”
“İki şeyden biri oluncaya kadar devam eder” dedi. “Ya CHP, dindarlarla barışacak ya da halkın daha büyük bir bölümü sekülerleşecek.”
“Sen ne düşünüyorsun?” diye o da bana sordu. Türk burjuvazisinin halka tarihsel uzaklığını inanç ve kültür üzerinden anlatıyordu. Bunun çok daha başka yönleri de vardı.
“Sana aynen katılıyorum” dedim. “Ama” diye devam ettim, Kılıçdaroğlu seçilmeye oldukça da yaklaştı. Bu seçimde büyük adaletsizlikler de yapıldı. Ne o öyle TRT’de Erdoğan’a 36 saat, Kılıçdaroğlu’na 32 dakika yer vermeler!”
“Zaten bu ayıp bile onlara yeter” dedi Galip. Telefonda ses kesildi. Ben telefon ettim, telefonu çalmadı. Şarjı bitmiş olmalıydı…(30 Mayıs 2023)
zekisarihan.com
Karikatür: M. N. Peker, T24
YORUMLAR