Uzun yıllar ülkeleri hep aynı kadrolar yönetir.
ülkelerin borçları yükselirken yöneticilerin serveti yükselir.
Yöneticiler yönetim konusunda başarısız sayılmazlar , uzun yıllar yönetimde kalmayı başarırlar ve kendi ekonomilerini gayet iyi yönetirler ancak konu ülke ekonomisi olunca hep “dış güçler” devrededir .
Daha ilginç olanı ülkelerin aşırı borçlanmasından aşırı pay alan kitlenin yani ülke borçlandıkça yoksullaşanların bu yönetimleri hep destekliyor oluşudur.
Ekonomik olarak başarısızların siyasi olarak başarılarında kronikleştirilen yoksulluğun maharetlice oya tahvil etmek, borçlanma ve faiz politikalarından karlı olan uluslararası sermayenin tekerine çomak sokmamak gibi yönetim maharetleri iktidarlarını perçinlerler.
Uluslarası sermaye yoksulluğu kronikleştiren “borç faiz borç” tavsiyeleriyle, üretim ve rekabet sahası oluşturmayan alanlarda sömürge tipi kalkınma modeli ile hem borç verir Hemde paranın kullanılacağı alanı sınırlar ,ülkeyi imar ediyormuş gibi gösterip, borca batak “Emre amade” hale getirir.
Ülkeleri Üçüncü dünya ülkesi,gelişmekte olan ülke , gelecek vaad eden ülke olarak adlandırılır ve hep gelecek vaad eder.
Geri kalmışlık ritüel, miit ,efsane, tamtam sesleriyle perdelenir. Farklı sesler ya taraftar olmaya mecbur edilir yada susturulur.
Hikaye eski , uzun ve tüm dünyada benzer ve bizde Dünya’ da yaşıyoruz.
YORUMLAR