Sosyal hayatı ve siyasi hayatı cömertçe fonlayan kim ?

Harun Yahya‘nın Milli  Gazete de  “Evrim teorisi” ni çürüten boy boy yazıları yayınlanan bir alimden , “Canım   Hocam” ,Adnan Hoca ya evrilmesi ,müridleriyle ekran karşısında şehvetli ve gösterişli bir şovmene dönüşmesi. İlginç bir tezattı. Kimsenin aklı almadı.

Büroyu yeni açtım genç bir avukatım ,PTT , hediye kitap getirdi sevindim . Adnan Oktar ın “savunmalarım” kitabı .Çok yüksek maliyet gerektiren yargıdaki savunmalarını  içerir birinci sınıf bir kitabı ,binlerce baskı ile ülkedeki  tüm avukatlarına hediye edebilecek cömertlikte bir alim demekki dedim kendime .sonra işler değişti , tv kanallı bol görsel şovlu bıçkın bir delikanlı çıktı aynı isimle karşımıza ,normalde teknik hizmet almadan evine televizyon kuramayacak bir adamın  televizyon kanalı kurabilecek finans gücünü bulması . Aynı soruyu sordurdu. Finansal destek nerden . Bu değirmenin suyu nereden geliyor .
////////////

Benzer sorular başları için de soruldu . 
Seçimlerde otobüs ve ses sistemi için ekonomik güçünüzün sonuna kadar zorlayıp eski  bir otobüscük üzeri propaganda için en uzak beldelerdeki en kalabalık gün olan Pazarın kurulduğu gün bize verilen saatte konuşurduk iktidar ve ana muhalefet bu propaganda yöntemini bırakmıştı ama her gittiğimiz yerde Haydar Baş’ ın partisi mutlaka gelir bizden önce konuşurken dinledim bi kaç kez bizim söylemimize birebir benzer konuşma yapar. Adil ekonomik düzen söylemini ve benzer şeyleri anlatıp glder di.

Kalıcı bir slogan “eş iş aş Haydar Baş “

Siyasette geçmişte refah partisi il başkanı olan sonra kendi partisini kuran , fahri bir profesörlük ünvanı ile Haydar başın adil ekonomik düzel söylemi ile milli görüş benzeri bir söylemle siyaset yapması bi kenara , sosyal altyapısı olmayan bi parti televizyon yayını yapıp tüm seçimlere gelebilecek finans gücünü nereden buluyor derken bi evrim gerçekleri Haydar Baş birden bire Kemalist oldu Atatürkçülük üzerine söylem geliştirdi sonra ehli beyt üzerine vaazlar vermeye başladı. Bu değişim ilgisizlerin pek dikkatini çekmedi . Hatta olumlu bulundu bazı çevrelerce .

Ama benim asıl dikkat çekmek istediğim sadece bir tek tv kanalını bile çalıştırmak için gerekli çok yüksek maliyetli işlerin finans kaynağı nereden gelir .

Bir tv kanalının maliyeti yıllık bi kaç milyoncuk.

/////////////

Ancak öyle kendi kendine kanal kurup yayın yapmak yeterli değil önce ilgi çekmek lazım .
Fatih Altaylı karşısında hazırcevap  lambadan çıkmış cin gibi bi adam gördüm , “Fatih Altaylı sokakta görse kaçar bu adamdan nasıl olmuşta televizyona çıkarmış sorulara ne güzel cevaplar veriyor.” dedim. İlk görüşte içim  Isında ,yıllarca takip ettim. Bu alim adam “beyaz kadın ticareti suçlamasıyla tutuklanınca “ gözlerde biraz daha sempatik  oldu.
Sonra garip bir evrim süreci başladı ,televizyon seyretmeyi günah kabul eden bir kitle birden televizyon kanalı sahibi oldu .
“Erkeğin örtünmesi öyle büyük bir emirdir ki kitaplarda bulamazsınız. Yanmaz kefen , okunmuş terlik gibi ilginç dinî pazarlama taktikleri  “ gibi konularla ve siyastte saadet partisi aleyhtarı açık propagandasıyla bizim camiada birden gözden düştü . Halbuki bir kısım tabanımız onu eleştirmemize bile tahammül edemiyordu . Örnek “binlerce hadisi ezbere oku ama siyaseti okuyama “ başlığıma gelen tepki. 

Yine aynı soru televizyonu günah kabul eden bu kitle hangi finans kaynağı televizyon kanalı işletecek göce ulaştı .

Siyasetten ve sosyolojinden üç örnek .

Siyasi partilerin kuruluş ve teşkilatlanmaları aşırı maliyetli , hazine yardımı almadan kurulan siyasi hareketler .toplumsal destek ve gönüllülük olmazsa ayakta duramaz . Pek çok yeni kurulan siyasi oluşumlarda akla gelen ilk soru “ toplumsal destek yoksa finansal destek nasıl sağlanıyor”

Kendini şeyh cemaatine girmeyenleri din dışı gören toplumda da taban bulan bu kitlelere başlangıçtaki ateşleyiciyi finans gücünü nerden buluyor.

Sosyal hayatı ve siyasi hayatı cömertçe fonlayan kim .

Yaptıkları bu yatırım karşılığında ne bekliyorlar .