Cüneyt Arkın’la tahtadan kılıçımızı kuşanır küffara kılıç sallardık Bizans surlarında 7 /8 yaşlarımızda. Galiba TRT etkisi.
11/12 yaşları cephede kuvvai milliyeye su taşıyan cocuktuk,Seyit çavuştuk gülle Altında, ulubatlı hasandık bayrak direği elimizde ilkokul müfredatı etkisiydi galiba.
14/15 de Bilal’in üzerine konulan cahiliyye devrinin kızgın taşı eziyordu göğsünüzü inanç dünyasından daha fazlasıydı galiba özel televizyonlar.
15/16 da filistinde taş atan çocuklar için sapan yaptık ham fındık dalından, doğru yere isabet etsin diye taşla birlikte çevirdik kafamızı, gözümüzle yön verdik taşa, imam Hatipli olmak da ustalık kazandırıyordu insana.
17/18 de Bosna da sırp kasaplarına karşı duruşumuzu belli etmek için fındık harçlığımızı birleştirip Aliya nın beresini taktık.
Salise de üç atardı genç kalbimiz Filistin, Bosna ve Çeçenya için.
20 mizde küstah Rus’a karşı Çeçenler’le bir olduk masadan kalktık.
30 umuzda Sistem bizi yavaş yavaş masaya oturttu reel politik sıkıştırdılar biraz cebimize,
Masanın üstünde bir parça iktidar koltuğu biraz stratejik ortaklık ve üzerine Ortadoğu serpiştirilmiş eş başkanlık pastasından bir dilim vardı.
Reel politik ile artık dünyayı dize getirmiştik.
Irak’ta sessiz kaldık , üstünüzden uçan demokrasi taşıyan uçakları görmedik .
Reel politik daha fazlasını istedi Suriye’de başrolde artık biz vardık sadece sessizliğimize değil duamızı almışlardı artık Afganistan’da işgalci askere lojistik için yolladığımız Mehmetçiğe ettiğimiz duadan beri.
Libya da Kıbrıs’tan beri dostumuz Kaddafi’yi devirsin diye muhalifler elden (bavuldan ) nakitle desteklerken yüksek sesle haykırdık reel politik marşlarını.
Kırklı birazda kürklü yaşlardayız şimdi İsrail döktüğü bombalara karşı kola döküyoruz mazgala, ellerimizi Semaya kaldırım Allah tan bu zulmü bitirmesi için dua ediyoruz .
Allah’ın bize yapmamızı emrettiğini yapması için Allah’a dua ediyoruz.
Hiçbir şey yapmadık demiyorum güzel filmler yaptık kanımızı yerde koymadı Polat Alemdar Irak’ta filistinde .
“Market alışveriş listelerindekine göz at şu ürünleri boykot et”diye Ayşe Teyzeye twıt attık ve Bombalarına karşı nutuk attık.
Tekraren özetle ;
Kan dökene karşı kola döküyoruz.
Bomba atana twit atıyoruz.
Silah çekene nutuk çekiyoruz.
Adaleti tesis etmeyi bize emreden yaratıcımıza
Adaleti kendisi tesis etmesi için dua ediyoruz.
En az yüzyıllık sistemli ve planlı bir zulümle marketten listeli ürünleri almayarak mücadele ediyoruz.
Sorana “tarafımız belli olsun” diyoruz.
Irak’ta Stratejik müttefik olduğunuzda,
Büyük Ortadoğu masasında eşbaşkanlık pastası kestiğinizde, Suriye ye elçi , Libya’ya donanma, Afganistan’a asker gönderdiğinizde tarafınızı resmen belli ederken sessiz kaldıysanız,Küresel siyasette tarafınızı açıkça belli etmekten dolayı işlenen günahkara tövbe etmediyseniz , döktüğün kola, sadece kolanın ve coğrafyanın gazını almaktan ibarettir.
“Bu günahın ortağı çok tövbe edeni de Allah bilir belki onlar da az değil siz ne çözüm önerirsiniz” diyorsanız.
Bende düşünüyorum.
Bölge yaklaşık yüzyıldır adım adım sistemli bir zulmün pençesinde , kolanın gazını alır gibi cılız tepkilerle bu sistemli duruş karşısında başarı elde etmek imkansız.
Bireysel , toplumsal , devletsel donanımla siyasi ticari ve askeri yalnızlaştırma için kısa ve uzun vadede neler yapılabilir düşünmeli planlamalı ve uygulamalı.
Bireysel bakış tamir edilmeli;
Zulmü kimden gelirse gelsin karşı durmak kime yapılırsa yapılsın yanında durmak erdem olarak işlenmeli topluma , adaletin bayrağı çekilmeli yüreklerin gönderine.
Bu bireysel donanım üzerine yalnız bırakma politikası için siyasi ve ticari yalnız bırakma stratejileri belirlemelidir. Köy bakkalında satılan parası toptancıya çoktan ödenmiş ürünü boykot etmekten çok daha etkili bir yaptırım olmaz mı ülkeler arası ticareti yeniden gözden geçirmek . Mücadeyi sadece Ayşe teyzeye bırakmasa daha iyi olmaz mı yöneticiler.
Kısa vadede diplomasi trafiği güçlendirilmeli , diplomatik yaptırımlar için uluslarası siyaset ayağa kaldırılmalı çare olmayacaklarını bile bile BM gibi yapay kuruluşlarda bile konu resmî metinlere taşınmalı , batının vicdan sahibi kitlesi yönetimlerine baskı oluşturulacak şekilde harekete geçirilmelidir. Demokratik ülke yönetimleri halklarından çekinir.
Ticari izalasyondan sonra ve siyasi yalnız bırakma için,zulme tepkili toplumların yaşadığı ülkelerdeki yönetimlere halkının sesini duyurması sağlanmalı. Bunun için gerekli organizasyonu kurup siyasi cepheyi güçlendirecek stratejiler geliştirmeli yani strateji ortaklıklar adalet temelli olarak yeniden oluşturulmalıdır.
Uzun vadede yapılması gerekenleri yaparken iş işten geçer düşüncesiyle stratejiden taviz verilmemeli ancak kısa vadeli planlarla da zulmün azaltılması sağlanmalıdır.
Kısa vadeli plan birkaç coğrafyadaki zulmü bitirebilir ancak uzun vadeli strateji tüm dünyadaki mazlumun yüzünü güldürür .
Tüm bunların hepsi için Adalet zulüm zalim kavramları üzerinde hemfikir olunmalı inancı rengi dili ne olursa olsun zulme karşı ortak bir dil ve birlikte hareket geliştirilmelidir.
Oooo bunlar da zor iş diyorsanız; ben Cüneyt’ten kalma takta kılıcımı kuşanırım, sizde boykot listesinden bi kola alıp gazını kaçırırsınız vicdanlar en ekonomik şekilde rahatlar, rahat rahat uyuruz yüzyıl daha.
YORUMLAR