EVET, bunu dilerim.
Bunu isterim.
Gel, gel ama usulü ile gel bana.
Usul, usul olsun ziyanı yok ama usûlüyle gel.
Gel ki, gönlüm şenlensin.
Ruhum can bulsun.
Yüzüm gülsün.
Gecikirim diye korkma. Beklerim ben, dert etme.
Ama olması gerektiği gibi gel, usûlüyle olsun.
Usûl önemli, üslûp mühim.
Aslınla gel, köklerinle, ruhunun derinliği ve geçmişten biriktiğin tüm güzelliklerinle gel.
Karın yağışı gibi…
Yağmurun yüzüme düşüşü gibi doğallıkla gel.
Sahici gel.
Aklınla, fikrinle…
Kalbinle bütün birikiminle gel.
Kendi gelip zihni kalanlar gibi, kalbi ötede kalanlar gibi gelme.
Usûlü ile gel.
Kalbini topla öyle gel.
Diğer dağınıklıklarını ben toplar, derlerim.
Tasalanma.
Dedim ya karın yağışı gibi olsun.
Bir yöntemi, tuttuğu bir yolu, izlediği bir tarzı, metodu olsun gelişinin…
Damdan düşerek değil, kapıyı edebince vurarak gel.
Kuralı olsun.
Kapıyı üş defa vur.
Ve gelecek sese hazır ol. Sadece kulağın değil, gönlünle hazır ol.
Hızır gibi gel, içine yemyeşil baharları doldurarak, ama kapıyı da nezaketle vurarak gel.
Alkışın bile bir usulü varken, yâr kalbini tıklamanın olmaz mı hiç?
Esasa ulaşmak için gerekli olan bu.
Telaşım yok, gelecek sen olduktan sonra.
Tüm aceleciliklerimi senin zarif gelişinin hayaliyle terbiye ettim ben.
Usul olsun ama usûlüyle olsun.
Hadi gel!