BİR görevimiz var dünyada…
Ve bir misyonumuz…
Her birimizin özellikle ifa etmesi gereken bu görevler yerli yerinde ve vakti vaktine yapılabildiği zaman toplu bir şifalanma gerçekleşmiş olmakta.
EVET, en mühim görevlerimizden biri bu aslında.
İyileştirmek her şeyi.
Muhsin olmak biraz da bu değil mi?
İhsan ile lütuf ile davranmak…
Şefkati imanın bir gereği olarak kalplerine yazanlar esasen başka türlü nasıl davranabilirler ki?
Ne varsa temasta olduğumuz hepsiyle bir şifa ilişkisi içinde olmak gerekiyor.
Mevzu bu minvalde ilerlerken “Bu nasıl olur peki ?” diye sordu küçük.
Cevap verdi büyüğü ciddiyetle. Soru sahibi küçük olabilirdi ama soru küçük olamazdı.
Böyle inandığı için bir yetişkine anlatırcasına bütün ayrıntısıyla önemseyerek anlattı.
İlk kural, küçük şey yoktur.
İkincisi her soru, cevaplayana da şifa sunar.
Bu bir tür karşılıklı nefeslenme, beslenme biçimidir yapılan.
“Sabah güneş bizi selamlar” diye söz girdi büyük, “Ama biz de güneşi selamlayabilmeliyiz. Sadece onu mu? Hayır.
Rüzgârı, ağacı, bitkiyi, çiçeği…
Yüzümüzü yıkadığımız, içimizi serinlettiğimiz suyu.
Elimizde tuttuğumuz içindeki çayı içtiğimiz bardağı.”
“Bu nasıl olur peki?” diye sordu yine küçük?
“Çayı yudumlarken koklar gibi içmek, hasretle onu dudaklarımızla buluşturmak.
Her çekişte şükür duyguları ile donanmak” dedi büyük.
Ötesi de varmış.
Kaşığı kenara koyarken gösterdiğimiz ihtimam onu selamlamakmış.
Not aldığımız kaleme, unuttuklarımızı hatırlatan deftere, elimizden bırakmadığımız tespihe, yanımızdan ayırmadığımız çantaya, saçımızı başımızı bakarak düzelttiğimiz aynaya kadar kullandığımız her eşya ile iyi geçinmeliymişiz.
Selamlamalıymışız. Verdiği hizmetten ötürü minnettar kalmalıymışız.
“Bu iyileştirir mi?” dedi küçük.
“Evet” diye cevap verdi büyük’ “iyileştirir.”
Önce bizi iyileştirirmiş.
Eksiğimizi giderirmiş.
Yanlış tutumlarımızı ıslah edermiş.
Bozuk taraflarımızı düzeltirmiş.
Ve işte o zaman bizde iyileştirenlerden olurmuşuz.
Sözümüz, bakışımız, dokunuşumuz hep şifa olurmuş.
Kavganın, gürültünün, yüksek kızgın öfkelerin peşini takip edip dünyamızı yaşanmaz hâle getirdiği çağımızda buna ne çok ihtiyacımız var.
İyileşmeye…
Ve…
İyileştirmeye.
Allah gönlümüze şifalar ikram etsin.