ÖYLE dedi.
Konuştu, konuştu, konuştu…
Doyamadı konuşmaya.
Sonunda “Özlemim taştı” dedi.
Çünkü başka türlü izahı zordu.
“Maviyi sever misin?” diye sordu içinden.
Onun yerine kendini koyarak cevapladı.
“Evet.”
Sordu yine.
Konuşması bitmediği gibi soruları da bitmiyordu.
“Kırmızıyı sever misin?”
Cevap değişmedi.
“Evet” dedi yine sevdiğinin yerine hayalen geçip.
“Evet.”
Ne sorular bitti, ne de cevaplar tükendi.
Birbiri ardınca devam edip gitti gün boyu.
Gözlerini tavana dikip söyleşmeye devam ediyordu iftarı beklerken.
Bir Ramazan günüydü doğru.
Ne açlık yıpratabildi onu, ne susuzluk…
Ne de dumanını attıran tütün…
Hepsinden ağır gelmişti görememek…
Duyamamak…
Ve şimdi görmüş, konuşmuştu ama doyamamıştı muhabbete.
Kendi kendine şaştı durdu.
Ve o cümleyi tekrarladı:
“Özlemim taştı”…
Taşsın.
Hep taşsın.
Taşmayan özlem eksikli değil mi?