KAR yağmış her yanı beyaza boyamıştı.
Soğuksa şiddetini epeyce arttırmıştı.
Üşümemek mümkün değildi.
Eldiven ve kapüşon yeterli değildi ısıtmaya.
Üşüyordum işte.
Oldum olası çok üşüyen birisiyim zaten.
Tabiatım böyle.
Sabahtan beri aklımdaydı.
Mıh gibi çakılıydı desem daha doğrusunu söylemiş olurum.
“Acaba üşüyor muydu?
Bencileyin o da titriyor muydu?
Elini saçları arasında hızlıca gezdiriyor, üşüyen narin parmaklarını ısıtmaya mı çalışıyor muydu?”
Bu ve benzer pek çok soru zihnimde hızlıca geçip duruyordu.
Birden ısındığımı, üşümelerimin geçtiğini hissettim.
Hayret ettim kendime.
“Nasıl yani?” dedim?
Demek ki, onu düşünmek beni ısıtıyordu.
Gönlüme sıcak damlalar düşürüyordu.
Gönlümün kardeleniydi.
Sevindim.
Şükrettim.
Biraz sonra inanılmaz bir şey oldu.
Bir mesaj düştü.
Bu bir telepati miydi acaba? Ya da eşduyum?
Aynı anda benzer duyguları yaşamak, birleşmiş kalplerin işi değil miydi?
“Niye bu kadar hayrettesin ki?” dedim kendime.
Mesajda “Gönüller üşümesin” diyordu.
Ellerim üşümüştü, saçlarımın arasına sokarak değil kalbimin üstüne koyarak ısıttım onları.
Bir sıcaktı ki kalbim anlatamam.
“Sen mi ısıttın kalbi mi?”
Bazı soruların cevabı kendi içindedir dedim.
Ve…
Sustum.