BEN beklerim, siz de bekleyin.
Beklemesini bilmeyene bir şey gelmez.
Beklemek imandandır, inancı olan bekler.
Geleceğine inanırsın ve beklersin. Tereddüt kaldırmaz bu mesele. Kuşkuyu barındıranlara gelinmez.
Sabahı sen uyandırırsın.
Uykusuz gecelerin zifiri karanlıklarını sabahın aydınlığına bağlarsın.
…
“Erkence idi.
Sırtını bir incir ağacına dayamış elindeki inciri inceliyordu.
Beklerim incir kuşlarını nicedir.
Geldiler.
Halvet ettik.
Yine beklerim, bekleyeceğim.
Gelecekler.
Beklemek benim, gelmek onların görevidir.
Unutmayın, bekleyene gelirler, beklemiş gibi yapanlara değil.
İncir inanmaktır.
Muhayyileni güçlü tutmaktır.
Hayal ile gerçeğin kesiştiği yerde durmaktır, sabırla.
İncir köprüdür duygulara.
Tarihte kökleri nasıl insanlığa geçiş köprüleri olmuşsa sana da olur.
Kurmasını bil.
Yaslanmayı dene.
Güvenmeyi ihmal etme.
Cennet meyvesidir incir.
Huzurun taliplisi olanlara lütuftur. İçinde mutluluğun nüvelerini taşır.
Nice krallar, kraliçeler, askerler ve ilim yolcuları ondan etkilendiler.
İncir besler nazarım, beyni de, kalbi de…
Kalbini sevdaya açar ve aşkın çekirdekleri ekilir.
Duygular titreşime geçer ve türküler doğar.
Kurumaz incir ağaçları, sen içindeki ağacı kurutmamaya bak.
Öncüdür o.
İlkin o yeşerir ve büyür. Sonra diğerleri.
Büyük patlamaların ardından, lavların yakıcı korlarından sonra ortaya çıkar.”
“Peki, sonra” diyecek oldum tam o sırada “Sonra mı?” dedi, “Sonra mı?”
Devam etti.
“Sonra incir kuşları gelir akşamın alacasında. Elinde kahve yudumlarken.
Gezgindir, göçmeyi sever.
Gönlündeki her duygu hücreciğine uğrar, uyandırır hepsini aşka.
Dokunur onlara, hayat sunar.
Ben bekledim, geldiler. Siz de bekleyin, gelirler.
Karada, havada, çölde, batakta hatta buzullarda hangi duygu hâlinde olursanız olun, yeter ki bekleyin.
Bilin beklemesini.
Keskingöz’dürler.
Bulurlar sizi en karanlık anlarda bile.
Dindirin öfkelerinizi, törpüleyin kızgınlıklarınızı. Çünkü ılıman bölgelerde yaşamayı tercih ederler.
Ilıtın kalbinizi. Öyle bekleyin ki, gitmesinler.
Bekledim incir kuşlarını, geldiler.
Yine gelecekler.”
Ne dersiniz?
Bekleyelim mi bizde?