YABANCI DİL EĞİTİMİ
Türkçeyi öğrettiğiniz kadar Türkleri,
İngilizceyi öğrettiğiniz kadar İngilizleri,
Almancayı öğrettiğiniz kadar Almanları,
Fransızcayı öğrettiğiniz kadar Fransızları,
Arapçayı öğrettiğiniz kadar Arapları
öğretiyor musunuz?
Hayır mı?
İngilizceyi öğrettiğiniz kadar İngilizleri,
Almancayı öğrettiğiniz kadar Almanları,
Fransızcayı öğrettiğiniz kadar Fransızları,
Arapçayı öğrettiğiniz kadar Arapları
öğretiyor musunuz?
Hayır mı?
Dil, bir beceri eğitimidir. Ana dilini herkes güzel konuşamadığı gibi bir yabancı dili de herkes konuşamaz; konuşanlardan azı bir yabancı dili güzel konuşur. Dil öğrenmek keman çalmak gibidir, şiir yazmak gibidir, spor yapmak gibidir.
Dili kendiniz öğrenirsiniz, başkası size dil öğretemez; ancak size bir yön ve bir yol gösterir. İlacı hasta olan yerse iyileşir. İlacın ne kadar faydalı olduğunu hastaya anlatmak, hastanın bunu çok iyi bilmesi ve anlaması, onun iyi olacağı anlamına gelmez. Hasta, ilacın faydasına bilerek, isteyerek ve inanarak dozuna uygun düzenli bir şekilde kullanarak iyileşir.
Bir dili kalıp cümleler halinde kullana kullana öğrenebilirsiniz. Günlük hayatta en çok konuşulanlardan başlayarak, yeni kelimeleri ve varsa gramer yapılarını kalıp cümleler içinde kullanılarak daha kolay öğrenebilirsiniz.
Dilde, günlük hayatta en çok kullanılan (bin, bin beş yüz arasındaki bu) kelimeler, kalıp cümleler içinde öğrenilirse, hızlıca konuşmaya geçebilirsiniz. Ancak buradaki en önemli husus, kelimelerin kalıp cümleler içinde ve bağlantılı bir şekilde öğrenilebilmesidir; bir birinden ayrı ayrı değil, hayatın olağan akışı içinde yaşanarak öğrenilmesidir.
Dil sestir. Bebekler dili, ana karnında duya duya öğrenir. Bu anlamda kulak, diğer duyu organlarından önce gelir. Bebekler duyduğu kalıp cümleleri, görerek, dokunarak ve yaşayarak anlamlandırarak öğrenir. İnsanoğlu yazıyı, konuşmayı öğrendikten sonra öğrenir. Dil, doğal ses kayıtlarıyla birlikte yazılı materyallerle desteklenerek daha kolay öğrenilir. En çok kullanılan ve farklı frekanslardan ses kaydını dinleme, sesi gerçek dünya ile ilişkilendirip anlamlandırma ve konuşmaya çalışarak dil becerini geliştirme…
Dil hata yapa yapa öğrenilir. Zamanla farklı frekanslardaki sesler duyula duyula, hayatın olağan akışı içinde kullanılarak beceri gelişir. Ve dil becerisi geliştikçe zamanla hatalar azalır, kaybolur gider; saf, net ve duru bir hal alır.
Yeni bir dil öğrenme meşakkatli bir iştir. Dil öğrenme psikolojik bir sağlamlık, dayanıklılık, süreklilik, sabır ve metanetli olmayı gerektirir.
Yeni bir dil öğrenmek için güçlü bir isteğin olması ve bu isteği canlı ve diri tutacak sağlam bir hayat amacının bulunması gerekir. Yeni bir coğrafyaya, fikre, kültüre, sosyal hayata ve farklı dünyalara adım atabilme cesareti olanlar bu konuda daha başarıdırlar. Onlar risk almayı bilirler, usanmak bilmeyen güçlü bir merakları vardır ve onlar farklı dünyalar keşfetmeye amade iyi birer hazine acılarıdır.
Ancak önce kendilerini bilmeli ve keşfetmelidirler; kendi ruhlarını, duygularını ve bedenlerini; kendi coğrafyalarını, kültürlerini ve medeniyetini; kendi insanlarını keşfetmelidirler. Kendilerini keşfeden ve kendilerini aşanların farklı kişilikleri ve dünyaları tanıması daha kolay ve en doğrusu da budur. Fussilet Suresinin 53. ayetine dayandırılan Mevlana’nın pergel metaforu da bu doğrultudadır. Kendi benlik, kimlik ve şahsiyetini sağlamlaştırmadan, farklı kimlik ve kültürlerle karşılaşmanın sonuçları da çok farklı olması muhtemeldir.
Okullarda okutulan yabancı dil derslerinin yanında, o dilin konuşulduğu ülkelerin gerçek tarihleri de doğru okutulmalıdır, devlet siyasetleri ve amaçları iyi öğretilmelidir. Yoksa bir ülkenin tabii kaynağı olan genç nesil, öğretilen dilin, o dilin arkasındaki kültür ve medeniyetin, siyaset ve ticaretin birer nesnesi ve has mahkûmu olurlar. Böyle bir gençlik; kendi özüne, doğduğu topraklara, kaderi olan coğrafyasına, ülkelerine, dinine ve diline, kültür ve medeniyetine, siyaset ve ticaretine yabancı kalırlar.
Değerli öğretmenler, ebeveynler, evlatlarınıza ve öğrencilerinize; Türkçeyi öğrettiğiniz kadar Türkleri, İngilizceyi öğrettiğiniz kadar İngilizleri, Almancayı öğrettiğiniz kadar Almanları, Fransızcayı öğrettiğiniz kadar Fransızları, Arapçayı öğrettiğiniz kadar Arapları öğretiyor musunuz? Hayır mı?
Düşünsenize; cevabınız ‘evet’; ya ‘evet’ değilse?
17.07.2022