TECESSÜS: KALBİ KEMİREN KURT!
Bize has konularda hâkimiyeti kendimizde tutmak önemlidir.
Bu karşı tarafı ezmek değil fakat kendini de kurban etmeyeceksin, asla.
Konu sensen, hâkimiyet sende olacak ve konuya hâkim olacaksın.
Ne boyun eğ ne boyun eğdir; yerinde kal, dik dur; ne eğil ne de dikleş.
Nokta.
Bu karşı tarafı ezmek değil fakat kendini de kurban etmeyeceksin, asla.
Konu sensen, hâkimiyet sende olacak ve konuya hâkim olacaksın.
Ne boyun eğ ne boyun eğdir; yerinde kal, dik dur; ne eğil ne de dikleş.
Nokta.
Sözlükte tecessüs “gözetlemek, bir haberi araştırmak, iyice öğrenmek” demektir. Ahlâk terimi olarak bir kimsenin özel durumunu merak edip öğrenmek için onun bilgisi ve rızası dışında gizlice araştırma yapmayı ifade eder. … Hiss kökünden türeyen tahassüs kelimesi de “gizli konuşulanları dinleme, kulak kabartma, bilgi toplama” gibi anlamlara gelmektedir. …
Kur’ân-ı Kerîm’de tecessüs ve tahassüs masdarlarından birer fiil bulunmakta olup ilkinde (el-Hucurât 49/12) suizan ve gıybetle birlikte tecessüs de yasaklanmış, ikincisinde (Yûsuf 12/87) Hz. Ya‘kūb’un Yûsuf’u ve kardeşini aramak için Mısır’a gönderdiği oğullarına verdiği tâlimat içinde, “Yûsuf ve kardeşiyle ilgili bilgi toplayın” şeklinde bir cümle yer almıştır. Tahassüs kavramının burada iyi niyetle bilgi toplamayı ifade ettiği görülmektedir. …
Buna karşılık Hucurât sûresindeki tecessüsten insanların gizli kalmasını istedikleri hallerine vâkıf olmak için yapılan kötü niyetli araştırma eylemi kastedilmiştir. Bu âyetteki “velâ tecessesû” ifadesini, “Birbirinizin gizli hallerini gözetlemeyin, kusurlarını ortaya dökmek amacıyla sırlarını araştırmayın. İnsanların bilmediğiniz sırlarını bırakın da görülebilen durumuyla ilgilenin, onları bununla övün veya kınayın” şeklinde yorumlamıştır.
Tecessüs ve tahassüs kavramları hadislerde de geçmekte, bu hadislerde müslümanların birbiri hakkında suizanda bulunması, benlik çekişmesine girişmesi, birbirine haset etmesi, kin duyguları beslemesi, sırt çevirmesi, birbirinden kopması gibi kardeşlik bağlarına zarar veren davranışların yanında birbirinin kusurlarını gizlice araştırıp bilgi toplaması ve konuşulanları izinsiz dinlemesi yasaklanmıştır. … İnsanların mahremiyetine saygı duymanın gerekliliği bir hadiste şöyle ifade edilmiştir: “Bir kimseye başkasının evinin içine bakması helâl değildir” (Tirmizî, “Ṣalât”, 148).
Gazzâlî, … Erdemli bir mümin zihninde kardeşinin güzel yönlerini saklar, böylece gönlünde ona karşı sevgi ve saygı duyguları gelişir. … İnsan kendi kusurlarını gizlediği gibi kardeşinin kusurlarını da gizlemelidir. Çünkü kendisi ne ise kardeşi de odur, onlar bir tek kişi gibidir, sadece bedenleri ayrıdır ve işte kardeşliğin hakikati budur (İḥyâʾ, II, 176-179).
Devletin yaptığı gizli denetleme, dinleme ve izlemeler konusunu inceleyen İslâm âlimlerinin dünyevî meselelerde zâhire göre hükmedileceği, gizli hallere dair hükmün ise Allah’a ait olduğu hususunda ittifak ettikleri belirtilmektedir (a.g.e., XXXI [1417/1997], s. 189).
***
Buraya kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı İslam Ansiklopedisi’nin ilgili maddesi https://islamansiklopedisi.org.tr/tecessus ‘den kısaltılarak alınmıştır.
Yukarıda verilen mesajı aslında “Tecessüs: Kalbi kemiren kurt!” şeklinde özetlemek mümkündür.
Fakat şu bölümü tekrar vurgulamalıyız:
Ayetteki “velâ tecessesû” ifadesini, “Birbirinizin gizli hallerini gözetlemeyin, kusurlarını ortaya dökmek amacıyla sırlarını araştırmayın. İnsanların bilmediğiniz sırlarını bırakın da görülebilen durumuyla ilgilenin, onları bununla övün veya kınayın” şeklinde yorumlamıştır.
Fakat bu yazıdaki temel konu insani ilişkilerde daima karşılaştığımız ‘yersiz zamansız densiz deli sorular karşısında nasıl hareket edilmesi ve bu soruları nasıl cevaplanması’ gerçeğidir.
Peki, böyle insanlar hayatımızda, en yakınımızda neden varlar? Mesela bazı sorulardan kaçtığın için soruluyor olabilir mi? Ya da sürekli kendine sorduğun için mi? Ya da bu konuda başarısız olduğunu düşündüğün için mi? Böyle insanlar hayatımızda her zaman var olacaklar ta ki biz kendimizle barışana kadar! Size en uygunsuz soruları soracaklar. Neden boşandın? Komşunla neden konuşmuyorsun? Karakoldan neden çağırdılar? Vs.
Bu durumda etkin cevap verme yöntemlerinden bir şu olabilir. Mesela:
-Sorulan soruyu sorgulayabilirsiniz! Size bir soru sorulduğunda soran kişi üzerinizde hâkimiyet kuruyor. Soran hâkim, siz boyun eğen oluyorsunuz. Senaryoyu tersine çevirebilirsiniz.
Mesela ona;
-Bunu neden öğrenmek istiyorsunuz?
-Bunu bana neden sordun?
-Bunu öğrenmek ne işinize yarayacak?
-Merak mı ediyorsun?
-Hesap mı soruyorsun?
şeklinde karşı sorular da sorabilirsiniz. Artık siz hâkim o boyun eğen durumuna geçiyor. En azından durum eşitleniyor. Böylece sorularını sorgulayın, niyetlerini ortaya çıkarın. Belki de soru masumdur ama sorgulamadan da bilemezsiniz. Önyargılı olmak doğru değil ancak niyetleri de anlamak için bazen uygun sorularla durumu sorgulamak gerekiyor.
Aslında bazı şeyler duruma göre de değişir:
-Kim sordu? Kime sordu? Kiminle sordu?
-Ne sordu? Nasıl sordu? Niçin sordu?
-Ne zaman sordu? Nerede sordu?
Kilit nokta, kişinin sorunun sorulmasını, cevabın bilinmesini isteyip istemediğidir. Soranın da sorgulananın da niyeti önemlidir. Bu tür özel soruların sorulmasında tarafların gocundukları bir yanları mutlaka vardır.
Her soru masum değil, her soru da kötü değil! Bazıları kaşınmayı isterken bazıları da kaşımaktan zevk alırlar. Bazen iki tarafta iyi niyetli değilken bazen de iki tarafta pek masum olabiliyor.
Bazen bir soruyu her şeye rağmen cevaplarken ikinci, üçüncü sorular geliyor. Ne zaman başlayacağımızı da ne zaman duracağımızı da yahut durduracağımızı da bilmek gerekiyor. Bize has konularda hâkimiyeti kendimizde tutmak önemlidir. Bu karşı tarafı ezmek değil fakat kendini de kurban etmeyeceksin, asla. Konu sensen, hâkimiyet sende olacak ve konuya hâkim olacaksın. Ne boyun eğ ne boyun eğdir; yerinde kal, dik dur; ne eğil ne de dikleş. Nokta.
Burada bahsi geçen konu, özelimizle ilgili bir şeyi ilgisiz, yetkisiz sıradan insanların sorması ve sorgulamasıdır. Konunun özüne ve özelliğine göre ilgili kişilerin uygun yerde ve zamanda sorması ve sorgulaması hiç değildir. Yetkili ve ilgili insanlar; aile, yakın akraba, arkadaşlar elbette uygun bir dille soracaktır; sorması da öğrenmesi de gerekir.
Her sorunun bir muhatabı vardır ve her sorunun da bir yetkilisi de vardır. Yetkili insanın uygun biçimde sorması gerekirken yetkisiz insanın suali hadsizliktir. Yetkiliye yetkisini hatırlatmak gerekirken yetkisize de uygun bir dille haddini bildirmek gerekiyor.
Hadsiz sorulara had bildiren sorular var! Mesela;
Sana ne?
Bana ne?
Kime ne?
Nasreddin Hoca akşamleyin eve doğru yürürken, baklava seven geveze bir köylüyle karşılaşır.
- Hoca, kısa bir süre önce bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu.
- Beni ilgilendirmez!
- Fakat adam tepsiyi sizin eve götürüyordu.
- O zaman seni ilgilendirmez!
Hadsiz soruları dinimizde tecessüs adı altında incelenebilir. Yetkisiz insanların her ne sebeple olursa olsun tecessüsü haramdır.
17.08.2023