SAĞLAM MISINIZ?
Mesela esnek kadın kocasını sultan yapar,
kendini kraliçe;
esnek erkek karısını valide sultan yapar,
kendisi sultan olur.
kendini kraliçe;
esnek erkek karısını valide sultan yapar,
kendisi sultan olur.
Sağlam insan esnektir, affetmeyi bilir; kendinin ve başkalarının gölge yanlarıyla yüzleşebilir. Affetmek yeni bir başlangıçtır, elimizdeki kaynakları en zorlusu ve en beceriklisidir. Bugüne kadar öğrendiğimiz tüm becerileri bir araya getirir ve organize eder. Affedenler; mesela kabul edebilme, duygularını düzenleyebilme, bakış açısını değiştirebilme, sorumluluklarını yerine getirebilme, merhamet ve şefkat gösterebilme becerisini vs. de kullanabilirler.
Mesela aramak isteyen bahane bulur arar, gelmek isteyen bahane bulur gelir, sevmek isteyen bir güzel özellik bulur sever... Sevginin ve affın her şeye gücü yeter çünkü. Mesela esnek kadın kocasını sultan yapar, kendini kraliçe; esnek erkek karısını valide sultan yapar, kendisi sultan olur. Ve esnek insanlar iyidirler, iyilerledirler ve iyilik yaparlar; esnek olmayan inanlar acı, elem, keder içindedirler, kin, nefret ve garez içindedirler; sinire, saldırıya ve kötülüğe dönünce fark edilirler.
Sağlam insan bir bütünün parçasıdır. Ben, sen, o hepimizi bir bütünün parçalarıyız. Bu gerçeği bilirsek varız, unutursak yokuz. Ailenin bir parçasıyız, sülalemizin bir parçasıyız, milletimizin bir parçasıyız, insanlığın bir parçasıyız; dünyanın, kâinatın ve ahiretin bir parçasıyız. Niçin küçümsüyorsunuz? Neden inkâr ediyorsunuz? Kimi yok sayıyorsunuz? Biz bir bütünün parçalarıyız ve hepimiz birbirimizden sorumluyuz. Bunu bilmeliyiz, bunu hatırlamalıyız, bunu kabul etmeliyiz ve bu gerçekle birlikte yaşamalıyız. Sağlam olmalıyız, sağlam kalmalıyız, sağlam durmalıyız. Hatırlasak varız, unutursak yokuz. Ailece yok oluruz, milletçe yok oluruz, devletçe yok oluruz, insanca yok oluruz. Bir bütünün parçası olma, birlik olma bilincini unutursak yok oluruz, yavaş yavaş oluyoruz. Birlik bilincini unutmak dengeyi bozuyor, adaleti zedeliyor, birlikteliği zayıflatıyor…
Mesela birini küçümsediğinde yahut yok saydığında veyahut inkâr ettiğinde kimi küçümsüyorsun, yok sayıyorsun, inkâr ediyorsun? Kendini, kendinden birini; ailenden, akrabalarından, milletinden ve ademoğlundan birini. Hepimiz bir babanın ve bir annenin çocuklarıyız. Ve hepimiz Habil olmak varken bazımız Kabil gibi olmayı tercih ediyor. Küçümsüyor, yok sayıyor, inkâr ediyor, reddediyor; nefret ediyor, kin kusuyor, kıskanıyor; kötü duygu, düşünce ve davranışlarıyla fesat çıkartıyor, özünü bozuyor, dengesini kaybediyor, hakikati kaçırıyor, hayatı ıskalıyor. Tam olmuyor ve yine de başkalarından şikâyet ediyor.
Sağlam insan kendini kendiyle kıyaslar. Kendini başkalarıyla kıyaslayanlar yolunu kaybetmiş insanlardır. Yolunu bilenler, yolunu bulanlar ve kendi yollarında yürüyenler kendini kendileriyle, dünleriyle, önceki günlerinde yaptıklarıyla kıyaslarlar. Jilet keskindir fakat bir ağacı kesmez, balta güçlüdür fakat insan sakalı tıraş edemez. Her şey kendi özelinde, kendi amacında değerlidir. Herkesin yetenekli olduğu alanlar farklıdır. Bu yüzden herkes kendine özel ve kendi özelliğinde kıyas kabul eder. Kendinizi sadece kendinizle kıyaslayın. Başkalarıyla mı? Asla.
Mesela başkalarının umuma açık yüzüyle kendinizi kıyaslamayın. İçe dönük hayatını bilmediğiniz insanların dışa dönük hayatı sizin için bir ölçü olmaz, olamaz; olsa da sizin iç ve dış dünyanız için nakıs bir ölçü olur. Onların dışa kapalı ve hiç kimseye göstermediği dünyasını hiç bilmiyorsunuz. Kendi hayatınızın dışa dönük yanıyla içe dönük yanı arasında nasıl fark varsa, diğer insanlar da öyle, aynen sizin gibi. Onların, sizden iyi yanlarına ne sevinin ne üzülün, kötü yanlarına da öyle. Kendinizi iyi hissetmeniz de kötü hissetmeniz de gerçek bir bilgiye dayanmıyor. Çünkü size gerçek hayat hikayesinin tamamını, iç ve dış dünyasının bütününü anlatmıyor, sizin de anlatmadığınız gibi. Sadece gerektiği kadarını, tatmin ettiği kadarını paylaşıyorsunuz.
Sağlam insan kendi işine odaklanır. Akıl ve irade gücünü odaktan alır. Kendine odaklananlar yol alır, başkalarına odaklananlarsa yolda kalır. Başarılı insanlar, bilgeliklerinden ziyade çelik gibi bir iradeye sahip olduklarından başarılı olurlar. Odaklanmak başlangıçta zordur, başladıktan sonra odaklanmak da odaklanarak yapılan iş de kolaylaşır. Çünkü başlangıç, işin en önemli kısmıdır. Sonra su gibi akar ve yolunu bulur. Yeni bir işe başlamak deveye hendek atlatmaktan zordur. Başlangıç ne kadar zor olursa olsun, azim ve iradenin önünde zayıf kalır. Bazılarına göre imkânsız olan, bazılarına göre mümkün, bazılarına göre ise çok kolay. Kendine saygı duyanların önünde dünya eğilir.
Sağlam insanların hayalleri de hedefleri de büyüktür. Hayalleri ve hedefleri sağlam olan insanlar yorulmazlar. Onlar zülcenaheyn (çift kanatlı) insanlardır. Ve onlar, “… O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul. …” emrini yerine getirenlerdir. Ve yine onlar için hayatın sırrı kaderdir; ölçüdür, nizamdır. Ölçüsünde olan her şey iyidir, güzeldir ve şifadır; ölçüsünden az yahut fazla olansa kötüdür, çirkindir ve zehirdir. Ve hayalleri ve hedefleri olmayanlar yahut küçük olanların ruhlarına, beyinlerine, duygularına ve tüm bedenine bir zihin yanılması olan yorgunluk hükmeder. Ruhları kararır, düşünceleri dağılır, duygularını karışır ve bedeni zehirlenerek yatağa düşer. Kimde ne yetenek varsa bilsin ki o ödünçtür, kullanılmazsa kaybolur gider.
Sağlam insanlar, hayalleri büyük ve özgüvenleri tam olduğundan akıllı ve yerinde hareket ederler. Onlar; gerektiğinde tam geri çekilir ve tam defans yaparlar, gerektiğinde tam hücum ve tam ofans yaparlar. Oyunun kazanılabilmesi için bilinçli olarak defanstan çıkıp ofansa, ofanstan çıkıp defansa geçebilirler. Çift kanatlı olmaya daha layık ve yatkın olan bu insanlar, iki kanadını da çok iyi kullanabilirler.
Sağlam insanlar bir dengede ve ahenkle yürür. Koşarak nereye varıyorsun! Hayatı daha fazla mı yaşıyorsun! Oysa ömür de ecel de nefes de sayılıdır. Usul usul yürü, incinmeden incitmeden yavaş yavaş yürü. Hayallerine de hedefine de kavuşursun. Nefesin sayılı olduğu şu dünyada hız da haz da insanı yoruyor, insan olsan kalbini kırıyor, kuş olsan kanadını kırıyor. Susarak özlüyorsun her şeyi. Uzaklarda anasını meleyen kuzucuklar gibidir halin, melesen de gelmiyorlar işte. Hayat ne zormuş meğer. Gözün gördüğüne aldanma, hakikat insanın kalbindeymiş meğer, sonradan anlıyorsun. Ne içindeki upuzun sokaklara sığabiliyorsun ne dışında koskoca şu dünyaya. Yine de dert etme, imtihandır de. Olacağına varıyor her şey koşsan da yavaş yürüsen de ya bugün ya yarın ya sonraki gün hem de.
Sağlam insanlar tuzağı hisseder, öngörür ve önlem alırlar. Tüm açıklığına rağmen sırtından vurup yatağa düşürene kızma, sırtını hakikate dönen ve tembelliğe yatan sensin. Kendine de kızma, her şeyi kendi haline bırakan da sensin. İnsan en kolay kendini kandırır. Göğe bakar ötesini görmez, uzay yok der kapatır gözlerini. Mezara bakar, ötesini görmez, ahiret yok der, kapatır gözlerini. Mümin sağlam insandır. Mümin, her işini ibadet eder gibi yapar; hayallerini ibadet eder gibi kurar, aklını ibadet eder gibi kullanır, ibadet eder gibi hisseder ve her anını ibadet eder gibi Kitap’a göre yaşar. Mümin her yükün altına girer de emrine girmez, Allah’ın emri dışında.
Şu dünyada her istediğin olsaydı eğer hayal kuracak ne kalırdı elinde? Hiçbir şey! Nasıl bir zamana denk geldik böyle! Ne çiçek koklayabildik ne hayvan sevebildik ne insan tanıyabildik öyle! Ya ham ya hain çıktı tanıdıklarımız. Sen rastlanılan en güzel insansın diyebildiğin ancak birkaç insana rastladık şöyle, böyle.
Bana eskisin diyor, kendi ihtiyar! Hâlbuki bilmiyor kökü mazide olan atiyim; hissettiğim anda, olduğum zamandayım! Anlamıyor şu ihtiyar! Oysa benim bir duruşum var. Hayattayım, ayaktayım ve tek hakikatin ölüm olduğunu iyi biliyorum. Ve kimseye muhteşemim de demedim. Anlayanlar yanımda sağlam duruyor, anlayamayanlar kendilerine başka yol buluyor. Herkes kendinde olanı başkasında görüyor. Bir duruşun varsa herkese yaranamıyorsun. Yaranamayacağım insanlara kendimi feda edemem artık. Kendin olmayım, özgür ve özgün; orijinal olmalıyım varlığım kadar. Varlığım kadar kendimi aynada değerli görüyorum. Konuşacağı, susacağı, dinleyeceği yerin ve zamanın farkında olamayanların yakınına fazla adım atmışım meğer, adım adım geri çekiliyorum. Kelimeleri yürek devleti inşa eden gönül insanlarına doğru adım adım yürüyorum.
Herkes aynı yolda kendi başına ayrı şekilde yürüyor; kimi mutlu umutlu kimi mutsuz umutsuz yürüyor. Sessizce yoluma sağlam adımlarla devam ediyorum. Sadece şah-mat zamanı gelince yaptığımla insanları davet ediyorum.
Ruhta yer edineni kalbin nasıl unutur! Unutmaz, unutamaz! Çünkü sağlam ruh unutmayı reddeder ve ânı taşıyan kalbin de unutmaz, unutamaz. Ruhuma ram oluyorum ve yüreğinin sesini dinliyorum. Görmek istediğim gibi bakıyorum, duymak istediğim gibi konuşuyorum, okumak istediğim gibi yazıyorum, olmak istediğim gibi davranıyorum.
Böyleyim işte…
06.10.2024
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları sadece YAZAR’a aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.