Ekonomi bilimdir. Her bilimde olduğu gibi, ekonomik yasalar “belirsizlik kat sayısı ile” sonucu açıklıyor. Ekonomide “belirsizlik kat sayısının yüksek olması” bilmediğini bilmeyenlerin fikir üretmesine neden oluyor.
Diğer bir konu ise paradokslardır. Doğru gibi görünen ve fakat yanlış sonuca götüren uygulamalar deneyim ile anlaşılıyor. Örneğin “tasarruf iyi” dir. Ancak herkes tasarruf eder ise, talep daralır ve deflasyon başlar.
Belirsizlik kat sayısını hesaba katmadan ve paradoksları tam anlamıyla anlamadan ekonomist olunamıyor.
Türkiye sonunda düşük faizin enflayon yarattığını anladı. Tersini yaparak, yani, yüksek faiz uygulaması ile enflasyonu düşürmeye çalışıyor.
Yüksek faiz enflasyonu nasıl düşürüyor?
Buradaki paradoksu anlamak lazım. Zira, uzman olmayan akıl “faiz maliyete girer, yüksek faiz, yüksek maliyet ve yüksek fiyata neden olur” düşüncesi ile sonuca ulaşır. Halbuki burada paradokslar vardır. Bunları aşağıdaki gibi açıklamak mümkün.
1. Düşük faiz YATIRIM=TASARRUF dengesini bozar ve ENFLASYON YARATI1R.
Faiz düştüğü zaman yatırımlar artar. Yatırım artışı toplam tasarruf miktarını aşamaz. Düşük faiz uygulaması, yatırımları tasarruflara eşitleyinceye kadar sorun yaratmaz. Yatırımlar tasarrufları aştığı zaman, efektif talep artar ve denge enflasyon ile kurulur.
Bu aşamaya gelindiğinde, sorunu çözmek için yatırımları azaltmak, tasarrufları artırmak ya da faizi yükseltmek gerekiyor.
Alt yapı yatırımlarına önem veren Türkiye bu dengeyi 2016 yılında bozdu. O dönemde yazdığım makalelere göz atınız. Kanal Istanbul gibi verimsiz yatırımlardan vaz geçin ve Politika Faizini yükseltin diye adeta yalvarmıştım.
Sonuç ortada. Tasarruflardan daha çok yatırım dengeleri bozdu. Denge yüksek fiyat seviyesi ile kuruluyor. Ekonomi, enflasyon yoluyla halkı tasarrufa zorluyor. Bu durum, TASARRUF=YATIRIM dengesi kuruluncaya kadar devam edecektir.
Beklenen enflasyondan daha yüksek faiz uygulaması, yatırım=tasarruf dengesinin kurulma zamanını kısaltır.
2. Düşük faiz, STOK MALİYETİNİ düşürür. Stoktan para kazanma dönemini başlatır.
Üreticiler, belli bir stok ile çalışmak zorundadır. Stok yapmanın faiz maliyeti vardır. Faiz düştükçe stok maliyeti düşer. Faiz, beklenen enflasyonun altına düştüğü zaman, üreticiler stoktan para kazanmaya başlar. Piyasayı kaybetmeyecek miktarda mal piyasaya yüksek fiyat ile sürülür.
Bu durum en kolay, üretici fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksi arasındaki farkın yükselmesinden anlaşılır. Türkiye, 2016 dan beri bu süreci yaşıyor. Üreticiler stoktan para kazanıyor. Her seferinde, piyasaya sürdükleri malın fiyatını artırıyor.
Hükümet durumu fark etti. Stok yapanları cezalandırıcı uygulamalar yaptı. Ancak, caydırıcı olamadı. Ekonomide, polisiye tedbirler sonuç vermez. Çare bellidir. Kredi faizini, beklenen enflasyonun üzerine çıkarmak.
Yüksek faiz karşısında stoklar çözülür. Yükselen faiz maliyeti karşısında çaresiz kalan stokçular mallarını düşük fiyattan piyasaya sürmek durumunda kalacaklardır. Önce fiyat artış hızı azalacak. Yüksek faiz devam eder ise, stokçular mal fiyatını düşüreceklerdir.
3. Yüksek faiz TALEBİ daraltır. Daralan talep, fiyat artışına set koyar.
Beklenen enflasyondn daha düşük faiz uygulaması, kredi talebini artırıyor. Enflasyon dönemlerinde kredi ile mal alan kazanıyor. Bu nedenle, düşük faiz ile kredi alanlar ev-araba-arsa satın alır. Borç enflasyon oranında erir. Alınan mallara talep arttığı için fiyatlar gereğinden fazla yükselir. Dört nala enflasyon başlar.
En kötüsü, düşük faiz ile alınan kredinin altın ve dövize yönelmesidir. Yöneldiği taktirde, dövizin fiyatı gereksiz yere artmaya başlar.Hükümet bu durumu fark etti. Kredilerin dövize dönmesine sınır getirdi. Ancak başarılı olamadı.
Gösterge, bankalardaki döviz hesaplarıdır. Döviz tevdiat hesapları, toplam tasarrufun yüzde onunu aştığı zaman, dolarizasyoanun başladığı anlaşılır.
Türkiye, toplam tasarrufların yarıdan fazlası bankalardaki döviz tevdiat hesaplarında tutuluyor. Ağır bir para ikamesi sorunu yaşıyor. Eline para geçen herkes döviz satın alıyor. Dövize talep olduğu için, kurlar gereksiz yere artıyor. Kur artışı ithal malları fiyat geçirgenliği yolu ile fiyatları artırıyor.
Bu sorunu aşmanın yolu, TÜRK Lirasına, beklenen enflasyonun üzerinde faiz vermekten geçiyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR