Her zaman iyimser olmuşumdur. Yarım su dolu bardağın, dolu tarafına bakmışımdır.Ancak son zamanlarda yaşadığımız olaylar, beni de kötümser yapıyor.
1. Bakanın biri, kendi şirketinden, yönetimi altındaki idareye mal satın aldırıyor. Konu, normal bir ticaret mi, bilemiyoruz. Ama, etik olmadığı muhakkak. Bakanın görevden alınması, şüpheleri artırıyor. Demokratik bir ülkede böyle konuların üzeri örtülemez. Halkın doğruları öğrenmeye hakkı vardır.
2. Beni en çok üzen konu merkez bankası hakkında söylenenler olmuştur. İsmi üzerinde banka. Banka denildiği zaman, güven, hesap titizliği, hukuka uygunluk akla gelir. Muhalefetin, para buhar oldu söylemi insanın ruhunu karartıyor. İktidarın, konuya açıklık getiremiyor olması ise daha vahim.
3. Koronavirüs 65 yaş üzeri insanımızı eve hapsetti. Arkadaşlarım, psikolojik sorunlar yaşıyor. Aşılandık. Aşılanmış tanıdıklarım, virüse yakalandılar ve bir tanesi komaya girdi. Bu ne iştir demekten insan kendini alamıyor.
4. Ülke genelinde sosyolojik sorunumuz var. Virüs, insandan insana bulaşıyor. İnsanları bir arada toplanmaması gerekiyor. Tarikat mensubu bir vatandaşın cenazesine on binler katılıyor. Merakım şudur, bu tarikat mensubunun ülkeye ve ekonomiye ne katkısı vardı ki, koronavirüs salgınına rağmen bu kadar önemseniyor.
5. Parti kongreleri yapılıyor. Kongrelerde, kütlevi insan kalabalıkları oluşur ve virüs kolay bulaşır. Bunlara neden göz yumuluyor.
6. Türklerin kolay kandırılması ezeli sorunudur. Ancak, bu kadar kolay kandırılmak ise sosyolojik problem.
Özelimden ''Bitcoin'' konusunda soru sorulur. Her seferinde ''Aman ha uzak durun, para değil, paranın gerisinde siyasi ve ekonomik güç olması lazım'' diye cevaplarım. Buna rağmen, ikaz ettiklerim dahi para kaybetmişler. Dolandırılmak bu ülke insanının kaderi gibi. Bu ne ilk ne de son olacağa benzemiyor.
Konular hakkında yorumlarınız bekleniyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR