ULUSLARARSI HUKUK VE HAK

Uluslararası hukukta, hakkı kuvvet tayin eder. Kuvvetli olmayanın hakkı da yoktur. Uluslararası konularda çıkarlar ön plandadır. Ülkeler, çıkarları söz konusu olduğu zaman hukuku tanımaz. Örneklere bakalım.

1. Uluslar arasında ticaretin serbest olması konusunda  ortak anlayış  ve serbest ticaret anlaşmaları vardır. Fakat, petrolü dolar dışında başka bir para ile satmak olası değildir. Uluslarası hukukta petrolü dolar ile satacaksın diye kural da yoktur. Petrolü dolar dışında başka para ile satmak isteyenlerin karşısına dolar egemenleri ve onların jandarması Amerika çıkar. Yaşanan örnekler ortada.  Saddam ve Kaddafi altına dayalı para ile petrolü satmak istiyordu. Başka gerekçeler ile yok edildiler.

2. 1972 yılında Birleşmiş Milletler oy birliği ile ''Mevcut hudutların değiştirelemeyeceğine'' karar verdi. 1990 yılından sonra bu karar rafa kalktı. Yugoslavya param parça edildi. Egemen güçler, dünyayı küçük devletlere bölme peşinde. Irk, mezhep, sosyal değerlere bağlı oluşan tarikatlar gibi sosyal otoriteleri,  siyasi otoriteye dönüştürme girişimleri destekleniyor. Bu amaçla, çok büyük paralar harcanıyor.  Hukuk hak getire. Ülkelerin içerisinde, bölücü  paralı ajanlar cirit atıyor. Bunlara dokunulduğu zaman, egemenler hemen hukuku devreye alıyor.

3. Uluslararası anlaşmalara göre ''Teröristleri desteklemek'' yasaklandı. Terörizmle mücadele edemeyen ülkelere, hakkı haleldar olan ülkenin müdahale etme hakkı da tanındı. Bu hakka istinaden Türkiye Iraktaki  PKK mevzilerini bombalıyor. Uluslararası hukuk, teröristlere yardım ve yataklık eden devletlere savaş açma hakkı  dahi veriyor. Bu hakkı kullanarak ABD Iraka müdahale etti. Ne yazık ki Saddamın teröristler ile bir ilişkisi olmadığı sonradan anlaşıldı.

Aynı Amerika şu anda, Suriyenin Doğusunda PYD/PKK teröristlerine silah ve para veriyor. Yetinmiyor, askeri eğitim veriyor.  Uluslararası hukuku çiğniyor. Koruduğu teröristlere karşı Türkiye yaptırım uyguladığı zaman, hukuk diyor. Demek ki, uluslararası hukuk güce dayanıyor. Gücün yok ise,  uluslararasında hakkın da yoktur.

4. Uluslararası hukukun çözemediği bir diğer konu Ülkelerin Meşru Müdafaa Hakkı dır. Her siyasal toplumun, kendini koruma hakkı vardır. Egemenliğini korumak isteyen devletler, uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyebilirler.  Terörizm söz konusu olduğu zaman, meşru müdafaa hakkı, uluslararası hukukun işlevini sonlandırır.

5. Terörstin tanımlanması konsunda, TERÖRİST İNSAN SAYILMAZ kavramı geliştirildi. Fransa terörizm konusunda o kadar duyarlı ki, en ufak bir konuda olağanüstü hal  ilan ediyor. Ülkeler, terörizm belasının önemini nihayet anladılar.  Terörist insan sayılmadığı zaman, İnsan Hakları  Sözleşmesinden doğan yükümlülükler yerine getirilmiyor. Ancak, ülkelere göre terörist kavramının değişken olması çözülemedi. Tartışma sürüyor.

6.  Terörist insan sayılmadığına göre, kim terörist konusu hukuken tarif edilemedi.  Ancak siyaseten, kimin terörist olduğu biliniyor. Her devlet, düşmanı kimdir bilir. Siyaseten bilinen teröristin, hukuken tanımlanmamış olması sonucu değiştirmez. Ülkemiz 40 yıldan beri PKK terörizmi ile mücadele ediyor. PKK ya dahil olan herkes hukuken teröristtir. Siyasi faaliyette bulunanlar, bundan istisna sayılmaz. İnsan sayılmadığı için teröristin yakalandığı yerde imha edilmesi gerekir. Öyle de yapılıyor. 

7. Ülkeleri bölmek isteyen egemen güçler teröristleri destekliyor. Artık saklanmıyor. Terörist oldukları halde, ülkelerinde barındırıyor. Askeri ve psikolojik eğitim almalarına izin veriyor. Eleman toplamalarına müsaade ediyor. Dahası, terörizmden zarar gören ülkedeki hukuk kurallarını zorluyor.  En çok kullanılan İnsan Hakları Sözleşmesi. Ve insan hakları mahkemesi kararlarını uygulama talepleri ile madur ülkenin karşısına çıkıyorlar. 

Halbuki, ulusal hukuk  ve uluslararası insan hakları sözleşmesinin ana konusu İNSANDIR. Terörist insandan sayılmadığına göre, hukuk kurallarının onlar için işlerliğinden söz edilemez. İç hukukun uygulanmasında terörist, masuniyet karinesinden istifade edemez. 

Şinasi Kara