İki çeşit enflasyon vardır. Birincisi TALEP Enflasyonu. İkincisi MALİYET Enflasyonu dur.
Talep enflasyonunu, piyasaya sürülen fazla para yaratır. Fazla para, toplam talebi artırıyor. Toplam Talep, Toplam Arzı geçiyor. Denge bozuluyor. Dengeyi, fiyatlar artarak kuruyor. Klasik enflasyon biçimidir. Merkez Bankaları, para miktarını optimal seviyede tutmak suretiyle, parasal enflasyonu önleyebilir. Denilebilir ki, Talep Enflasyonunu, merkez bankası yaratır ve merkez bankası önler.
Maliyet enflasyonu ise üretime katılan faktörlerin veriminden daha çok pay almasıyla oluşur.
Üretime üç faktör katılıyor. Toprak, Emek ve Sermaye. Müteşebbis bunları bir araya getirir ve üretimi yapar. Müteşebbis kar peşinde olduğu için hesabı, Kar= Satış Fiyatı - Maliyet üzerindir.
Maliyet unsurları; Toprak Rantı, Ücret ve Faiz den oluşur. Sanayi toplumunda toprak rantının önemi kalmıyor. Artan ücretler toprak rantını yok ediyor. Geriye işçinin ücreti ve sermayenin faizi kalıyor.
Sanayi toplumunda müteşebbis emek ve sermayeyi bir araya getiriyor. İşçiye ücret ve sermayeye faiz ödeyerek üretimi yapıyor.Maliyetler ortaya çıkıyor. Karını koyuyor ve ürünü satıyor.
Aristo mantığına göre; maliyete giren ücretler ve faiz artar ise malın maliyeti de artar. Artan maliyetler fiyatları artırır. Bu mantığı yürütenler, FAİZ ENFLASYON NEDENİDİR diyor. Mantıklı görünmesine rağmen durum, hiç de öyle değildir.
Çünkü, üretim tercihini Müteşebbis yapar. Müteşebbis, emek ve sermayeyi kullanırken verim hesabı yapmak zorundadır. Eğrer, emek ya da sermayenin verimi onlara ödenen ücret ve faizi karşılamaz ise üretimi yapamaz. Yapar ise zarar eder.
Sanayiye makine girdikçe emeğin verimi artar. Makine sermayeyi temsil eder. Verim arttıkça, müteşebbisin karı artar.
Sanayi üretiminde karar verici Müteşebbistir. Müteşebbisi karara sevk eden iktisadi etken, kullandığı sermaye ya da emeğe ödediği ücret ve faizin seviyesidir.
Eğer, sermayeye ödediği faiz, veriminden fazla ise, makine satın almaz. Sermaye kullanmaz. Emek ile işini görür. Verimsiz olan sermaye üretime girmediği için, maliyete girmez. Maliyet enflasyonu oluşmaz.
Emek için aynı olguyu söylemek mümkün olamıyor. Zira, emeksiz üretim yapılamıyor. Sendikalar ya da devletin asgari ücret politikası ile emeğin ücreti yüksek tutulabilir. Bu kez, Müteşebbis veriminden daha yüksek ücreti maliyetlere yansıtıyor ve maliyet enflasyonu ortaya çıkıyor.
Emek ve ücret için geçerli bu durum sermaye ve faiz için geçerli olamıyor. Zira, sadece emek ile üretim yapılabilir. Nitekim, Antik Yunanda buhar makinesi biliniyordu. Ucuz köleler nedeniyle, üretime giremedi. Ucuz işçiliğin olduğu her sektörde bu durum yaşanır. Fındık bahçelerinde, makine ile fındık toplamanın maliyeti, işçi maliyetinden daha yüksek. Fındık toplamada halen işçi kullanılıyor.
Sermayenin üretime girmesi, onun yaratacağı verime bağlıdır. Zira, müteşebbis veriminden daha yüksek faiz ödeyemez. Öder ise zarar eder. Sermaye veriminin, ödenen faize eşitlendiği noktada üretimde sermaye kullanımı sona eriyor.
Üretimde sermaye kullanımı emek kadar zaruri değil. Tercihe tabidir. Bu tercihi, onun verimi ile piyasa faizi belirliyor. Verimi, faize eşitlenince müteşebbis kayıtsız kalıyor. Sermaye kullanımı sonlanıyor. Sermaye kullanılmadığı için maliyete girmiyor. Fiyatlara artış olarak yansımıyor.
Bu nedenle, faiz, maliyet enflasyonu yaratmıyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR