"Tarımsal ürün ile kalkınma olmaz" diye bir cümle kullandım, farklı yorumlar yapıldı. Bu yazıyı kaleme ele almak zorunda kaldım.
Ikinci dünya savaşı bitmiş, savaşı kazanan egemenler, ALMANYA hakkında karar alacaklar. Stalin "Almanyadaki tüm fabrikaları sökelim. Almanyayı, topraktan geçimini sağlayan fakir ülke konumuna getirelim" diye oneriyor. Kabul görmüyor.
Stalinin önerisinin gerisinde, tarımsal üretim aşamasındaki ülkelerin güç dengesinde, yer alamıyor olması yatıyordu.
1946 yılında, Amerikadan Türkiyeye bir heyet geldi. Rapor yazdılar. Raporda özetle şöyle deniyor.
"Siz tarım ülkesisiniz. Sanayi ile uğraşmayın. Karnınızı doyurun yeter. Uçak karın doyurmyor. Uçak fabrikasını kapatın. Biz size uçağı bedeva vereceğiz. Tairımsal üretim için gerekli olan kazma -kürek gibi malzeme uretebilirsinz...."
1947 yılında, generalin biri "uçak üretmemize gerek yok, Amerika bize bedava verecek" diyordu. 1949 yılında, uçaklar Kayseride toprağa gömüldü. Zaman her şeyi açıklıyor. Şimdi Amerika, uçağı bize para ile de vermiyor.
Natoya girmeden önce, ülkemizde ne kadar silah sanayi ile ilgili fabrika var ise yok ettiler. Beni en çok üzen Killigil Paşanın Haliçdeki silah fabrikası olmuştur. Fabrika işçisi ile birlikta havaya uçuruldu. Killigil Paşanın cesedi dahi bulunamadı.
Bizi tarımsal üretime mahkum etmelerinin amacı vardı. Nato asker ihtiyacını karşılamak için Türkiyeyi seçmişti. Natonun en fazla asker besleyen ülkesi konumundaydık. Halen de öyleyiz. Natonun amacı KOYLÜ TABURLARI kurmaktı. Rusya ile savaş olursa, köylü taburlarını cepheye sürmek kolaydı.
Sanayi ülkelerinden asker yetişmiyor. Çünkü, sanayi toplumunda refah artıyor, nüfus azalıyor. Artan refah, savaş kabiliyetini yok ediyor. Türkiye sanayileşir ise Nato asker sıkıntısı çeker. Türkiye asker kaynağı olarak kalsın. Sanayi ile uğraşmasın.
Bu amaçla;
-1965 yılında, Devrim Aracının seri üretimi engelledileer.
-1991 yılında Aselsanın ürettiği bilgisayarlı Cep Telefonunun önünükestiler.
-Faizleri yüksek tutarak, sanayi yatırım kredilerini pahalı hale getirdiler.
-Devlet üretim birimleri zarar ediyor, propagandası ile kapattılar. En acısı tekelde yaşandı.Rakımızı Ingilizler üretiyor. Sigarayı,Amerikalılar satıyor.
-Tarıma dayalı sanayiyi de ele geçirdiler. Fındık Ferreronun tekelinde. Çayı LIPTON satıyor. Komili zeytin yağını Amerikalılar satın aldı, Suyu Nestle satıyor.....
Tüm bunları yaparken halkı ikna etmek gerekiyordu. Goebbels kuralIını uyguladılar . Yalanı sürekli tekrar ettiler. Üretim denilince, inasnların aklına tarımsal üretlimi getirmeyi başardılar. Gerekçe çok baisit idi, MAKINE YENMIYOR.
Halbuki tarımsal üretim ile kalkınma olmuyor. Nedenleri var:
1. Tarımsal ürün talep ellastikiyeti düşük. Bunun anlamı şudur. Tarımsal ürün çok üretilir ise fiyatı düşer. Üreticinin elinde daha az para geçer.
2. Tarımsal ürün fiyatı düser ise daha çok satılmaz. Fiyatı düştü diye insanlar daha çok ekmek yemez.
3. Tarımsal ürün ile sanayi ürürü ticareti yapıldığı zaman, sanayi ürünü satanlar kazanır.
4. Az gelişmiş ülkelere bakın, tamamı tarımsal ürün üretiyor. Gelişmış ülkeler ise sanayi ürünü üretiyor.
5. Toplum sanayiye evrildikçe, ulusal hasıla içerisindeki yeri düşüyor. Almanyada tarımsal ürün ulusal hasıla hesabına dahi katılmıyor. Dünyaya soya satan Amerikada, tarımsal ürünün hasıladaki yeri yüzde 3 dür.
6. En kötüsü, tarımsal ürünün ürtilmesini coğrafya belirliyor. Turkiye kahve ürtemez, kakao uretemez. Tarımsal ürün üretimi, insan iradesinin dışında kalıyor. Mecbur kalınan tarımsal ürün, tüketimi de belirliyor.
Sonuç: Tarımsal ürün zenginlik ve refah getirmiyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR