Toplumlar neden geri kaldılar sorusunun gerisinde, statükoya hapsolmak yatıyor. Statükonun amacı, mevcudu korumaktır.
Mevcudu korumak üzere, örf adet-gelenk-töre-din ve hukuk kuralları bir bütün olarak toplumu kapsıyor. Statüko ortaya çıkıyor. Statükoyu bozan siyasal toplumlar ilerliyor, bozamayanlar geri kaldılar. Mısır medeniyetinin geri kalmasının nedeni de statükoya hapsolmak idi. İmparatorlukların çöküş nedenleri de statükoya hapsolmak idi. Günümüzde geri kalmış toplumların en önemli sorunu da budur.
Geri kalanlardan birisi de AFGANİSTAN. Afganistanda, Taliban diye tanımlanan İslamın Sünni- Hanefi Mezhebine bağlı, toplum yaşamında din kurallarını egemen kılan otorite akla geliyor. Din kuralları ile Afganistan halkı, Statükoya hapsedilmek üzere. İlerlemesi ve gelişmesi imkansız görünüyor.
Bir siyasal toplumda din kuralları egemen kılındığı zaman, örf-adet ve gelenekler, egemen dine göre şekilleniyor. Toplumsal ilişkilerde, akıl devre dışı kalıyor. Aklın devre dışı kalmasıyla, gelişme arasında ters bir ilişki vardır. Akıldışılık egemen ise gelişme durur. Akıl egemen ise, gelişme hız kazanır. Tipik örnek Osmanlıda yaşanmıştır.
1517 yılında Yavuz Sultan Selim Han, Halifeliği Osmanlı Hanedanına mal edince, arap dünyasından kabul görmedi. Kabulü sağlamak üzere, Mısırdan 2000 civarında din adamı getirildi. Mal-mülk verildi. Osmanlıda akıl dışılık sisteme egemen oldu. Din adamları, Medreselerde matematik ve Fen Bilimlerini kaldırdı. Bazı konularda akıldışılık o kadar ileri gitti ki, insan okudukça şaşırıyor.
''Peygamber yemekten sonra parmaklarını yalıyordu. Parmak yalamak sünnettir'' kuralını İstanbulda uyguladılar. Sünneti egemen kılmak için, kaşık ile yemek yemeyi yasakladılar. Kapalıçarşıda kaşık üreten Ahi esnafına, kaşık üretme yasağı getirdiler. Ancak, toplumda ilk önce akıl dışı kurallar devre dışı kalıyor. Osmanlıdaki kaşık üretim yasağı uzun sürmedi. Zira, Osmanlı Toplumu, çorba ve sulu yemek seviyor ve kaşığa ihtiyaç duyuyordu.
Gelişme önlenemez. Gelişmeyi önlemeye çalışan her ne ise yıkılmaya ve yok olmaya mahkumdur. Kuralın, tanrıya mal edilen din kuralları şeklinde topluma lanse edilmesi sonucu değiştirmiyor.
Mevcudu korumak önemli. Statüko mevcudu koruyor. Sorun, gelişme ile statüko kurallarının çatışmasından kaynaklanıyor. Akıl ile hareket eden toplumlar bu sorunu çözdüler. Akıl dışılar ise, geri kalmaktan kendini kurtaramıyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR