Siyasal güçler dörde ayrılır. Bunlar, Yasama-Yargı-Yürütme ve Basındır.
Yasamanın gücü, yasa yapmaktan kaynaklanıyor. Yasamanın yürülüğe koyduğu ysalara, pozitif yasalar deniliyor. Bir de doğal hukuka uygun yasalar var. Doğal yasalar, her zaman geçerliliğini sürdürür. Tipik örneği, 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen insan hak ve özgürlükleridir.
Yasamanın gücü, pozitif yasaların doğal yasalara yaklaşması ile ölçülüyor. Pozitif yasalar, doğal yasalara özdeş oluğu noktada, yasama gücünün zirvesine çıkıyor. Pozitif yasalar, doğal yasalardan uzaklaştığı taktirde yasama güç kaybeder. Gücünü kaybeden yasamayı, siyasal toplum ilk seçimlerde değiştiriyor.
Yargılamanın gücü, federatif özellik taşır ve kendi işlevinden kaynaklanır. Federatif kuvvet kendiliğinden hareket edemez. Mutlaka, birileri tarafından harekete geçirilmesi gerekiyor. Kamu adına bu işlevi, savcılar ve hazine avukatları üstleniyor. Şikayete tabi konularda şahısların dava açması gerekiyor. Zira, hakim dosya önüne gelmedikçe karar veremiyor.
Pozitif yasaların, doğal yasalardan uzak yada doğal yasalara aykırı olması, yargıyı zor duruma bırakır. Zira pozitif yasalar yargıyı bağlıyor. Yargının diğer bir sorunu, usul hükümlerinden kaynaklanır. Usule uymayan tarafın dava kaybetmesi, onun haksızlığını ortadan kaldırmıyor.
İşlevi gereği yargı, tarafsız ve bağımsız olmak durumundadır. Zira, mahkemelerde davacı ve davalı karşı karşıyadır. Tarafların itiraz ve temyiz hakları hakimin taraf tutmasını önler. Tarafsızlığından şüphe edilen hakim hakkında ''reddi hakim talebi'' dahi yapılabilir. Bu nedenle, federatif kuvvet olan yargı, savcı ya da taraflarca yavaşlatılabilir. Ancak engellenemez.
Basının gücü, halkın doğruları öğrenme hakkından kaynaklanır. Basın, belli bir siyasi görüşün tarafını tuttuğu zaman, güç kaybeder. Kaybolan gücü başkaları doldurur. Günümüzde, basının yarattığı güç boşluğunu, sosyal medya tamamlıyor. Tipik örneği havuz medyası ile yaşanıyor. Havuz medyasının hiç bir gücü kalmadı. İktidara taraf olmayanlar, havuz medyasının söylediklerine itibar etmiyor. Aynı durum, muhalefeti temsil eden basın için de geçerlidir.
Yürütmenin gücü, yasaları uygulamaktan gelir. Yürütme, yasaları uygularken tarafsız ve bağımsız davrandığı zaman, gücün zirvesine ulaşır. Eğer, yasaları uygularken, taraflı davranıyor ise, Yürütme güç kaybeder.
Yürütmenin doğasından gelen önemli bir sorunu vardır. Siyasi literatürde buna, güç zehirlenmesi deniliyor. Güç zehirlenmesine yakalanan yürütme erki, diğer siyasal güçleri kendi tarafına çekmeye çalışır. En kolay basın ele geçer. Onu, yargı ve yasama takip ediyor. Eğer, yürütme diğer güçleri etkiler ise sistem demokrasiden uzaklaşır. Tipki örneği Hitler ile yaşanmıştır.
Hitler önce basını kontrolüne geçirdi. Onu yargı ve yasama takip etti. Almanya demokratik yoldan, diktatörlüğe mahkum oldu. Alman Halkı, İkinci dünya savaşını kaybettiğini, Berlinde Rus tanklarını görünce öğrenmişti.
Güç zehirlenmesine yakalanan Yürümenin mutlaka demokratik yoldan durdurulması gerekiyor. Aksi taktirde, siyasal toplumu felaket bekliyor.
ŞİNASİ KARA
YORUMLAR