Bankalar kredi kurumlarıdır. Halkın tasarrufunu toplar ve krediye dönüştürür. Piyasadan alacaklıdır. Her zaman, alacak ile borç ödenemez. Nakte ihtiyaç duyulur. Bankalar, nakit ihtiyaçlarını karşılamak için alacaklarını merkez bankasına repo yoluyla nakte çevirirler. Bu nakte uygulanan, merkez bankası faizine, politika faizi diyoruz.
Merkez bankaları politika faizini uygularken uymak zorunda oldukları kurallar vardır. Bu kurallara uyulmaz ise ekonomide yeni sorunlar ortaya çıkar.
1. Merkez bankaları, reel anlamda politika faizini LİBOR seviyesinin altına düşüremez. Libor, Londra Finans Merkezinde oluşan faiz dir. Serbest piyasa ekonomisinde finans kapital akımlarının önünde engel olmaz. Bu nedenle, Politika faizi Libor altına düşünce, finans kapital Londraya akar. Bileşik kaplardaki gibidir. Düşük faizden, yüksek faize para akar. Bunu durduracak güç bulunamadı.
Kontrollü kambiyo rejimlerinde dahi, faiz farkı sermaye akımlarını durduramadı. Ekonomi, illegal dahi olsa kurumlarını yaratıyor. Ülkeden sermaye çıkışı, kurları öyle bir artırır ki, sermaye akımını önlemek için çok daha yüksek faiz verilmek zarureti doğar.
Türkiye son dönemde Politika Faizini yüzde 15 seviyesine indirdi. Reel anlamda bu rakam, negatif. Reel faiz, nominal faizden enflasyon oranı çıkarılarak bulunur. Beklenen enflasyon yüzde 19, politika faizi yüzde 15 olarak uygulanıyor. Reel anlamda politika faizi eksi 4 dür. Yani, Libor faizinin altına düştü. Çok geçmeden, Türkiyeden finans kapital çıkışı başlayacaktır. Finans kapital çıkışı, kurları daha da artıracaktır.
2. Politika Faizi, serbest piyasada oluşan kısa vadeli faizden çok farklı olamaz. Olduğu taktirde, bankalar kolay ve haksız kazanç elde eder. Kısa vadeli piyasa faizinde gösterge, kısa vadeli bono faizleridir. Dün itibariyle, piyasada oluşan gösterge faiz yüzde 20,73 idi. Politika faizi yüzde 15 uygulanıyor. Bankalar, piyasadan yüzde 20,73 ile satın aldığ hazine bonolarını, yüzde 15 ile merkez bankasına kırdırmak suretiyle yüzde 5,73 par kazanıyor. Merkez bankası, faizi düşüreyim derken kaynaklarını tüketiyor.
3. Politika faizindeki düşme kurları artırır. Nakit sıkışıklığı yaratarak bu artışı önlemek mümkün. Ancak, dövize ilave talep var ise, nakit sıkışıklığı iş görmez ve kur artışı krize dönüşebilir. Nitekim, bizim merkez bankamız, döviz tevdiat hesapları karşılık oranlarını 2 puan artırdı. Bankalar, 5 milyar doları aşan nakit parayı bulmak için piyasadan döviz toplamaya başladılar. Kurlar yukarı doğru hareket etti. Aradan bir hafta geçmeden, politika faizi düşürülünce, kur artışı krize dönüştü.
Çare bellidir. Yukarıya çıkardığım üç kurala uymak gerekiyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR