Sömürgeciler, sömürgelerinde yaşayan insanların öz güven kaybını sağlayacak şekilde politika üretirler. Bu konuda yaşanmış örneği, ünlü Hindistan Lideri Mahatma Gandi açıklamıştır.
Mahatma Gandi hatıratında ''Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar, İngilizleri Tanrı sanıyordum'' diye yazıyor.
Benzer politika halen devam ediyor. Amerikanın yenilmez askeri güç olduğuna inanan müttefikleri, Suriyedeki başarısızlığı karşısında şaşırıyor.
Sömürgeciyi yüceltmek ve sömürge halkının özgüven kaybını yok etmek amacıyla medya kullanılır. Ayrıca, paralı ve özerk eğitim sistemi adı altında faaliyet gösteren, Üniversite ve kolejler de vardır.
Eğitim sistemini kullanma metodu, Osmanlıda açılan yabancı kolejlerden beri bizde devam ediyor. Bunların başında Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi gelir. Bu okullar, en iyi talebeleri alırlar. Talebelere, amerikan sevdası aşılanır. Çok zeki olanları dışında kalanlar, Türk ve Türk kültürüne yabancılaşır.
Yöntem çok basittir. Sömürge halkını aşağılamak. Zeka seviyesinin düşük olduğunu söylemek. İş yapma beceri ve kabiliyetinden yoksun olduğuna halkı ikna etmek yeterlidir. O hale gelir ki bir süre sonra toplum ''beceriksizliğine kendi de inanmaya'' başlar.
Ulu Önder Atatürk bu durumu fark etmiş ve Türk Milletine ''ÖZGÜVEN'' aşılamaya çalışmıştır. Ulu Önder ''Türk zekidir, Türk çalışkandır...'' diyor. 400 yıl süreyle, Osmanlının ''Etrakı bi idrak Türk'' diye aşağıladığı Türk Milletini ayağa kaldırıyor.
1970 li yıllarda, İst. İktisadi Ticari İlimler Akademisinde (Şimdiki Marmara Üniversitesi) okurken, dikkatimi çekmişti. Ekonomi hocamız ''Sakarya akar, Türk bakar'' diyerek, Türklerin ekonomideki başarısızlıklarını tekrar eder dururdu. Dayanamadım ''siz Türk değil misiniz hocam'' diye sordum. Durakladı. Cevap vermedi. Sabatayist olduğunu öğrenmekte gecikmedim.
Sömürge yönetimi altındaki ülke insanları ''EĞİTİLMİŞ ÇARESİZLİK SENDROMUNA'' yakalandığı takdirde kurtuluş ümidi sıfırdır. Eğitilmiş çaresizlik sendromuna yakalanan insanlar, birlikte hareket edemez duruma gelirler. Sosyolojik akıl üretemezler. Ekonomide güç sahibi olamazlar. Bu nedenle, sömürgecilerin hedefinde eğitim sistemi vardır.
Eğitim kanalıyla ''ülke insanı ve değerleri'' o kadar aşağılanır ki, sonunda toplum, eğitilmiş çaresizlik sendromuna yakalanır. Eğitilmiş çaresizlik sendromuna yakalanan toplumlar, iflah olmaz. Zira toplum, kendi kendine, düşman olmaya başlar. Kendinden olanın başarısına inanmaz ve kabul etmez. Yabancıya ve sömürgeciye kul-köle olmayı tercih eder.
Çare, topluma özgüven aşılayacak, köklü bir eğitim reformundan geçiyor.
YORUMLAR