Birincisi ve önemlisi Platon kuralıdır. M.Ö 4. yüzyılda yaşamış Platon, arkadaş ve dostlarınız ile siyaset yapmayınız. Arkadaşlarınızdan olursunuz diyordu. 2400 yıldan beri fazla bir şey değişmedi. Yazılarım bir parça iktidara yakın olduğu zaman, en azından 5 arkadaşımı kaybediyorum. Ancak doğrulardan sapmak prensibim değil.
İkincisi ise, siyasilerin tutum ve davranışlarıdır. İktidar, çıkarına olan doğruları abartıyor. Kendisini vazgeçilmez addediyor. İktidarın yanlışlarını sürekli dile getiriyorum. Kanal İstanbulun kaynak israfı yaratacağını, iktidarın sermaye güvenlik bölgesi kuramadığını, ülkenin orta gelir tuzağına yakalandığını, işsizlik, bütçe açığı ve cari açık gibi problemlerde, meydana gelen yanlışlıkları dile getiriyorum. Yargı bağımsızlığına değiniyorum. Sosyal devlet ilkelerinin kötüye kullanıldığını yazıyorum. İmamların haksız maaş aldıkalarını defalarca dile getirdim. İmam hatip mekteplerinin, iş bilgisinden yoksun amele ürettiklerini yazdım.
Beni en çok tedirgin eden ve siyasetten uzaklaştıran ise MUHALEFET olmuştur. Muhalefet, ekonomik konularda başarısızlık üzerine siyaset uyguluyor. Başarısızlığı göstermek için kurumların ve ülkenin haysiyeti ile oynamaktan çekinmiyor. Muhalefet, kötümser siyasetin, sermaye akımını ters yönde işleteceğinden haberi dahi yok. Ekonomide güvensiz ortam yaratmayı marifet sanıyor. Ekonomimizin potansiyeli yüksek. Büyüyor. Büyüdüğünü yazdığım zaman, muhalefet rakamlar ile oynandığını söylüyor. Devlete ve kurumlara olan güven kaybını daha da artırıyor.
Son günlerde üzerinde durulan konunun başında MEKREZ BANKASI SWAP mekanizması var. Herkesin bu konuyu anlaması ve sonuç çıkarması beklenemez. Ancak, uzman seviyesindekilerin konu hakkındaki cehaleti insanı ürkütüyor. Bunlar mı devleti idare edecek şüphesi doğuyor. Siyasetten, beni tamamen soğutuyor.
Bir kere, merkez bankasında hiç bir zaman 129 milyar dolar satılabilir rezerv para birikemedi. Rezerv olarak ifade edilen paralar merkez bankasında duruyor. Merkez bankası bilançosu ile rezervleri ilişkilendirmek suretiyle negatif rezerv çıkarmak tamamen ABESLE İŞTİGAL. Zira, rezervlerin yüzde doksanı emanet paralar. Merkez bankası emanet paraları kullanamaz. Hükümet de kullanamaz. Rezerv olarak söylenen paraların büyük çoğunluğunun sahibi, mevduat sahibi halk.
Neden spekülasyon yapılıyor. Yapılma nedeni, bankanın iç piyasa swaplarından kaynaklanıyor. İç piyasa swap yoluyla bankalardan dolar borçlanan ve karşılığında TL verilen işlemleri, dolar cinsinden hesap etmek suretiyle böyle negatif bir sonuç çıkarmak mümkün. Ancak, swaplar karşılığında merkez bankasının iç piyasadaki bankalara TL verdiği unutuluyor. Vadesi geldiğinide alacak-borç takası yapılacak ve negatiflik ortadan kalkacak. Muhalefetin tamamı bu durumu göz ardı ediyor.
Neden böyle bir sonuç yaratıldı sorusuna cevap aşağıya çıkarılmıştır.
Merkez bankası iç piyasadan bankalar ile swap yaparken, bankalara emanet TL veriyor, karşılığında dolar borçlanıyor. Vade sonunda dolar kuru üzerinden alacak ve borç mahsup ediliyor. Kur yükselirse, dolar alacaklı olan kazanıyor. Kur düşer ise dolar borç veren zarar ediyor. Merkez Bankası kuru düşürmek istediği zaman, başkanı görevden aldılar. Nedeni de bu idi. Zira, önceki dönemde swap yoluyla para kazanan bankalar, kur düşmesi karşısında zararı görünce isyan ettiler. Olan başkana oldu.
Sistemin işleyişini neden merkez bankası fark etmedi sorusu beni hep rahatsız etmiştir. Zira, merkez bankası iç piyasadan borç aldığı ve karşılığında TL verdiği doları iç piyasada sattı. Elinde TL olan banka, satılan doları satın aldı ve tekrar merkez bankasına swap yoluyla borç verdi. Aynı birim dolar iki kere kullanıldı. O hale geldi ki, aynı birim dolar yüzlerce kez kullanılır oldu. Ortaya anormal bir rakam çıktı.
Bu durumda, bankaların haksız kazanç elde ettiği anlaşılıyor. Siyasilerin neden aynı birim doları tekrar tekrar borç aldın sorusunu sormak yerine, para kayboldu propagandası yapması son derece anlamsız. Fakat, halk nezdinde ve dünyada Türkiyeyi güvensiz ülke konumuna getirmeye yetiyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR