Bu gün Merkez Bankası ''politika faizi'' konusunda karar alacak. Faiz kararının, yükselme yönünde olması kesin. Ancak, siyasi otoriteye karşı ne gibi bir gerekçe gösterecekler. Merak ediliyor. Zira, siyasi güç sahipleri faizler düşsün istiyor.
Merkez Bankasının yasalardan gelen bir görevi var. Fiyat istikrarı sağlamak. Yani, ekonomiyi enflasyona ve deflasyona düşürmeyecek para politikası uygulamak. Bizim ekonomimiz açısından sorun enflasyondur.
Enflasyonu önlemek için piyasaya daha az para sürülmesi gerekiyor. Piyasya az para sürüldüğü zaman, piyasada likidite daralması başlıyor ve faizler yükseliyor.
Geçen haftadan beri Merkez Bankası ''Likidite daralma'' politikası uyguluyor. Önce kendi kaynakları ile likiditeyi daralttı. İki gün önce, bankaların ''kendi aralarında kullandıkları likiditeyi'' de yüzde 50 oranında daralttı.
Likidite daraltılması sayesinde mevduat faizleri yüzde 11 seviyesine kadar yükseldi. Amaç da buydu. Mevduat faizlerini yükseltmek. Zira, mevduatın dövize kaçması önlenemiyor. Mevduatına, enflasyon altında getiri sunan TL varlıklara vatandaş itibar etmiyor.
Mevduata, yüksek getiri sağlamanın ikinci yolu ''politika faizi'' dir. Bankalar, mevduat faizini politika faizi seviyesinde tutarlar. Merkez Bankasından kredi almak yerine, mevduata faiz vererek sorunlarını çözmeyi tercih ederler.
Bu gün, Merkez Bankası ''politika faizini'' yükselterek, ortaya çıkan ihtiyaca cevap vermek zorunda. Oran ne olmalı sorusuna cevap, 1.75 olarak söyleniyor. 8.25 olan faizin 10 seviyesine çıkarılması sorunu çözmez. Yangına bir kova su serpmeye benzer sonuç yaratır.
Sorun para ikamesinden kaynaklanıyor. Politika faizinin yüzde 10'a çıkarılması, döviz mevduatın çözülmesini ve vatandaşın TL mevduata dönüş yapmasını sağlamaz. Bu aşamada ŞOK FAİZ uygulaması gerekiyor.
En az 4 puan faizlerin yükselmesi, büyük ölçüde beklenen enflasyonu düşürecek. Kurları aşağı çekecek. Döviz mevduatın önemli ölçüde TL mevduata dönüşmesi sağlanabilecektir.
Klasik söylemi tekrar etmek isterim. Taç başa konulunca (iktidara gelenince) ekonomik akıl başa girmelidir. Eğer ekonomik akıl başa girmez ise taç düşüyor. 200 yıldan beri bu kural sanayi ekonomilerinde işliyor. Türkiye sanayi toplumuna dönüştü. Tarımsal ekonomi aşamasındaki, ekonomik söylem ve eylemlerden vaz geçmek şart oldu.
Siyasilerin, EKONOMİK AKILA itibar etmeleri gerekiyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR