Çocuklukta geçen anılar hiç unutulmuyor. Ömür boyu insanın yaşamını etkiliyor
Altı ya da yedi yaşında olmalıyım. Yayladan geliyoruz. Beni ata bindirdiler. Düşmesin diye, atın semerine iyice bağladılar. Yokuşdibini geçtik. Olukluya geldik. Olukluda, Ulubey yolu Ordu yolundan ayrılır. Akşam olmak üzere. Dedem, mola vermeye karar verdi.
Olukluda han vardı. Bir oda kiraladık. Babam atları hanın ahırına çekti. Dedemle han odasına girdik. Odada yatak yok. Yere çul serdiler. Herkes yorgun. Hemen uykuya daldı. Ben çulun üzerinde uyuyamıyorum. Yün yatak arıyorum. Sonunda uyumuşum.
Sabah olmuş. Dedem, süzme torbasını açtı. İçindeki yoğurdu, büyükçe bir tasa koydu. İçine su döktü. Yoğurdu ayran yaptı. Mısır ekmeğini torbadan çıkardı. Herkese birer parça ekmek ve keş verdi. Ayran ile ekmek arası keşin tadını halen unutamıyorum.
Atları yüklediler. Beni de, düşmesin diye semere bağladılar. Uyumuşum. Uyandım ki, tarlanın ortasında semere bağlı olarak duruyorum. Atın bacağı kırılmış, semerin kolanı kopmuş, semer ile birlikte düşmüşüm. Başım kanıyor. Öyle korkmuşum ki, ağlıyorum.
Dedemin o kadar kızıp bağırdığını hiç görmemiştim. Korkudan sesim kesildi. Dedemi dinliyorum.
Dedem “Benim atımın bacağı kırılmaz. Benim torunum attan düşüp kafası yarılmaz. Söyle bakalım ne halt ettin de bu başımıza geldi” diye babama bağırıyor.
Babam “Hancının patateslerinden bir tomar yoldum ve atlara verdim, başka bir hatam yok” diye dedeme cevap verdi
Dedem cebinden kesesini çıkardı. Babama “al şu parayı, git hancı ile helalleş” diyerek babamı gönderdi. Babam geri döndü ve “helaleştim” dedi
Bacağı kırık atı orada bıraktık. Yükleri diğer atlara paylaştırdılar. Beni tekrar yükün ortasına bindirdiler. Semere bağladılar.
Olay beni o kadar etkiledi ki, hayatım boyunca haksızlık yapmamaya çalıştım. Ufak bir kaza dahi geçirsem “ne hata ettim de bu başıma geldi “diye sorgular oldum.
Şinasi Kara
YORUMLAR