GÖÇLER VE GÖÇMENLER

Göç denildiği zaman, burnumun diriği sızlıyor. Daha çocuk yaştaydım. Çatallı Mahallesinin alt tarafında bir ailenin Adapazarına göç edeceği  söylenmişti. Babama takıldım. Göç evine vardığımız zaman, ev halkının feryat-figan ettiğini görünce şaşırmıştım.   Göç kavramı ve göçmen kelimelerinin bende derin izleri vardır.

Karadenizde  yeterli arazi yok. Fazla nüfus göç etmek zorunda. Ordu dışında, Ordu nüfusundan daha çok ordulu yaşıyor. Göçmenlerden birisi de benim. Babamdan kalan topraklarda 8 kardeşin yaşamını devam ettirmesi mümkün değildi.  Göç ettik. Göçmen olmanın tüm sorunlarını yaşadık.   

Tuzu kuru olanlara bakıyorum. Hepsi, göçmenlere karşı. Yaşadıklarımı hatırladıkça, üzülüyorum. Göçmenin, yabancı ülke vatandaşı olması üzüntümü azaltmıyor. Zira, insan yaşadığı evini-yurdunu terk etmez. Ediyorsa mutlaka ekonomik ve başka nedenler vardır.

Suriyelileri ele alalım. Suriye, savaşın oyun alanına dönüştü. Savaşın oyun alanına dönüşen ülkeler yakılıp-yıkılır. Savaşta masum kavramı yoktur. Taraf kavramı vardır. Bu yüzden, masum insanlar da katledilir. Bir milyona yakın insanın suçsuz  yere katledildiği hesaplanıyor. Ülkemize, 3,5 milyon Suriyeli giriş yaptı. Ekonomik zorluklara rağmen insani görevimizi yapıyoruz. 

Afganistandan gençler ülkemize geliyor.  Gelenlerin  farklı amaçları var. Peştunlar, ülkeyi basamak yapıp Avrupaya  atlamak istiyor.  Afganistan kökenli Özbek ve Türkmenler ülkeye kalıcı olarak geliyor.  Onlar Türkçe konuşuyor. Kültürel yakınlık var.  Türkiyede iş bulup kalıyorlar.  Afgan kökenliler, çobanlık işinde başarılılar. Türkler çobanlık işi yapmıyor. Bu boşluğu Afgan kökenliler dolduruyor.

Komplo Teorileri boşuna. Afganistandan  gelenlerin amacı tamamen ekonomik. Ceplerinde paraları yok. Var olma mücadelesi veriyorlar. En düşük işleri yapıyorlar. 

Ben İstanbula geldiğim zamanlarda, AMALE PAZARLARI vardı. Sırtında kazma ve küreğini taşıyan Anadoludan gelen fukara takımı, bu pazarlarda iş bulmaya çalışırdı. Benzer durum, yabancı göçmenler için şimdi yaşanıyor.  İstanbulda işçi pazarları kuruldu. Bu pazarlarda işveren, sigortasız yevmiyeli işçileri buluyor ve üretimde kullanıyor.  

Garip yorumlar var.  Gelenler silahlı militanmış, ülkede iç savaş çıkaracakmış. Bunlar Türk devletini tanımayanların uydurmaları. Kendi arzularını dile getiriyorlar.  Zira,  savaşlar  DENK KUVVETLER arasında olur. İç savaş için de aynı kural geçerlidir. Türk Ordusu, dünyanın 4. büyük kuvveti. Bırakın Orta Doğuyu, Türk ordusu karşısında Avrupada  karşı koyacak  ülke yok. Bu tespiti, Amerikalı askeri uzman yapıyor. İngiliz ve Fransızların gücü nükleer silahlarından geliyor..

Kültürel  yapının değişeceği safsatası da Türkleri tanımamaktan kaynaklanıyor. 400 yıl süreyle, Osmanlı Türkleri araplaştırmak için uğraşıp durdu. Başarılı olamadı. Halen Türk olarak yaşıyoruz.  Ruslar 1813 den beri işgal ettiği Orta Asyadaki Türk Kavimleri üzerinde baskı kurdu. Anladı ki, bu millet değişmiyor. 1990 yılında serbest bıraktı. 

Türkler, kültür ve ırk olarak başka milletlere benzemiyor. Komplo teorileri kuranlar, boşuna uğraşıyor. 

Şinasi Kara