Dedem, 1917 Gazze Savaşı gazisi idi. 1912 yılında Balkan Savaşı sırasında askere alınmış. 1920 yılında, Ulubeye geri dönebilmiş. Ulu bir çınar idi.
Anılarını şöyle anlatıyordu.
“Biz iki kere Gazze muharebelerini kazandık. Üçüncüde, mermimiz bitti. Komutan, helalleşin hücum edeceğiz diye bize seslendi. Arkadaşlar ile helalleştik. Süngüleri taktık. Düşmana hücuma geçtik. Allah, Allah nidalarından yer-gök inliyordu.
Bir kurşun sesi ile uyandım. Bir sıhhıye bir infazcı asker cepheyi geziyor. Sıhhiye işaret ediyor. İnfazcı asker, tabanca ile başına ateş ediyordu. Belli ki, sıhhıye bu yaşamaz infaz et diyor. Sıra bana geldi. Sıhhiye elinde sedye olan askerleri çağırdı. Beni sedyeye koydular, sahrada çadırdan kurulmuş hastaneye taşıdılar.
Yaram ağır değildi ama çok kan kaybetmiştim. Bir kaç hafta sahra çadırında kaldım. İyi olanları Mısır’da esir kampına gönderdiler. Mısırdaki kampta 2 yıldan fazla kaldım. Askerde Çavuş olduğum için, esir kampında bana Çavuşluk görevi verdiler.
Yaşadıklarımız, insan onuruna yakışmıyordu ama, buna da şükür, yaşıyorduk. İngilizler esirlere günde bir kepçe mısır lapası veriyordu. Açlıktan kemiklerimiz görünüyordu. Vitamin eksikliği yüzünden, karanlık çökünce gözlerimiz görmüyor. İpe tutunarak, tuvalete giderdik. Herkes hasta idi. Her gün cenazemiz olurdu.
Kamp doktoru, Türkçe biliyordu. Bir gün beni çağırdı. Abduraman “Üzülme, dünya yıkılır-yeniden kurulur, kurulan dünyada Türkler yerini alır. Sizde gelenektir. Türkler mutlaka bir lider çıkarır. O lider etrafında toplanırlar ve egemenliklerine kavuşurlar. Mustafa Kemal Paşa etrafında Türkler toplanıyor” diye müjdeyi verdi..
Mustafa Kemal Paşa Çanakkale savaşında zafer kazanmıştı. Meşhurdu.
Haberi duyunca gözlerimden yaş geldi. İçimden, başarması için dualar ettim. Haberi esir askerlere söyledim. Kamp, bayram yerine döndü.
Bir gün doktor beni çağırdı. “İstanbullu olanlar terhis edilecek, İstanbullu olanlar elini kaldırsın, diye anons yapılacak. Elini kaldır” diye beni uyardı. O akşamı sabah edemedim.
Gemi ile bizi İstanbula getirdiler. İstanbul işgal edilmiş, felaketi yaşıyordu. İstanbuldan Orduya, yürüyerek 3 ayda gelebildim” diyordu.
Şinasi Kara
YORUMLAR