Sene 1924 olmalı. Dedem askerden yeni gelmiş. iş arıyor. Ulubeyin ağası “Abduraman gel kahyam ol” demiş. İşe başlamış.
Ağanın çok çalışanı var. Çobanlar koyun güdüyor. Tarlalarda mısır ve soya üretiliyor. Onlarca maraba üretime katılıyor. Bunları idare edecek birine ihtiyaç var. Ağa, çok kahya değiştirmiş. Sonunda dedemde karar kılıyor.
Aradan üç yıl geçmiş. Ağa memnun. İyi ücret ödüyor, dedem memnun.
Ağanın bir seyisi varmış. Adı gısık Abdullah imiş. Gısık Abdullah, askerde boynundan yaralanmış. Sesi kısık çıkıyor. Ağaya seyislik yapıyor.
Gısık Abdullah, dedeme gelmiş. “Kahya, ağaya söyle, bana verdiği sözü tutsun” demiş. Dedem “Söz neydi” diye sormuş.
Kısık Abdullah “ Bir kaç yıl seyisliğimi yap, filan tarlayı sana verecem” diye özetlemiş. “Aradan çok yıl geçti, ağa sözünü tutsun” demiş.
Dedem, durumu ağaya bildiriyor. Ağadan çıt yok. Aradan bir yıl geçiyor. Dedem, kısık Abdullahın talebini tekrar dile getiriyor.
Ağa “Abduraman kahya, ben ona tarlayı versem, o bemim karşımda şimdiki gibi durmaz, beni takmaz” diyor.
Dedem “Söz vermişsin” diye ısrar ediyor. Ağa “sen bu işlere karışma” diyor.
Dedem ağanın verdiği sözü tutmuyor olmasından son derece rahatsız. Ayrılmaya karar veriyor. Ancak, işleri de yarım bırakmak istemiyor. Koyunları yaylaya gönderiyor. Yaz geçiyor. Mısırlar toplanıyor. Her şey yolunda kış geliyor. Kışın iş fazla olmazmış. Dedem ağaya gidiyor.
“Ağam, tüm işleri tamamladım, ben ayrılacağım” diyor. Ve emanetlerini teslim ediyor. Ağa şaşırıyor. Sebebini öğrenmek istiyor. “Kısık Abdullah” diyor.
Ağanın ısrarına rağmen dedem, kahyalıkyan vaz geçiyor.
Dedem “Sözünde durmayan adamın, ne serveti ne de parası hayır getirmez” derdi. Nitekim, ağanın serveti çocuklarına hayır getirmedi. Sadece isimlerinde ağa unvanı kaldı. Sıradan ULUBEYLİ gibi yaşıyorlar.
Şinasi Kara
YORUMLAR