Bu ülkede devlete ve millete yararlı iş yapan cezasız...
Reklam
Şinasi KARA

Şinasi KARA

Ekonomi,Tarih ve Gündeme dair

Bu ülkede devlete ve millete yararlı iş yapan cezasız bırakılmıyor

09 Şubat 2024 - 22:23

ANILAR 

Sene 1980. Almanyada şirket kurdum, ticaret yapıyorum. Biraz para yaptım. Doğum yerim ULUBEYE  Fındık entegre tesisi  ve çikolata fabrikası kurmaya karar verdim. 

Teşvik aldım. İki yıl içinde binaları yaptırdım. Sıra makinelere geldi. Makinelerin siparişini verdim. Çikolata makineleri. Öğütme, karıştırma, şekil verme ve paketleme makineleri.  

Almanyadaki şirketim, Hamburg yakınlarında  Geesthat diye bir şehir var orada idi. Bir gün, Geesthat belediye başkanı  iş yerime geldi.

“Bay Kara, çikolata fabrikası kuruyormuşsun. Tebrik ederim. Sana bir teklifim var,  çikolata fabrikasını burada kur. Sanayi bölgesinde kapalı bir yerimiz var onu verelim. Tek şartımız 12 kişiye iş vereceksin” diye teklif etti.

Hiç tereddüt etmeden ret ettim. 

Başkan “Türkiyede sana bu işi yaptırmazlar. Ülkeniz çok geri. Sanayinin farkında değil. Küçük yer sendromu yaşayacaksın. Yaptığın iş küçük, ancak, küçük yerde büyük görünecek. Devlet ile başın derede girecek. Teklifimi bir kere daha düşün “ diye ısrar etti.

Güldüm geçtim. 

Makineleri yükledim. Ulubeye taşıdım. Daha makineleri monta etmeden, başım derde girmeye başladı. Almanya ile Ulubey arasında adeta mekik dokudum. 

Sosyal Sigorta Kurumu, şu kadar metre küp beton dökmüşsün. Sigorta ödeyeceksin. Ceza ödeyeceksin.  Maliye, bina yapmışsın, emlak alım vergisi ödeyeceksin. Zamanında ödemedin cezalı tahakkukun var.  Ulubeydek şirket fındık ihraç etmişti. Orduya gelen  Vergi Müfettişi, amortismanları kabul etmemiş. Vergi matrahı yaratmış. Öyle bir ceza yazmış ki, ödemek mümkün değil.

Ne yapayım, diye düşündüm. Zira yazılan vergiler, yatırımın maliyetini ikiye katlıyor. En iyisi kapatayım dedim. Kapattım. İdare mahkemesine dava açtım. Davaların hiç birini kazanamadım.

Bir gün, İstanbuldaki evimin önünde oturuyorum. Bekçi, Ankaradan birileri geldi sizinle görüşmek istiyor, dedi. Gelen kişi, üst dereceden bir yetkili imiş. 

“Şinasi bey size haksızlık yapıldığını saptadık.  Uzlaşalım. Sizden ricamız, fabrikayı açmanız” 

Uzlaştık. 1990 yılında fabrikayı açtım. Ancak, hiç hevesim kalmadı.  1990-1992 yıllarında Rusyaya çikolata ihracatı yaptım. İşler yolunda gidiyor. Ancak, dert bitmiyor. 

Bir gün fındık kırma fabrikasının kapısında oturuyorum. Bir taksi geldi. İçinden kravatlı adamlar çıktı. Selam dahi vermeden, fabrikaya girdiler. Üretim katına koşarak çıktılar. Bekçi peşlerinden koştu. Gelenler  sosyal sigorta müfettişi imiş. Baskın yapıyorlar.   Fındık kırma fabrikası kar getirmediği için kapatmıştım. İçeride çalışan yoktu.  O gün, yaptığım yatırımdan pişman oldum.

Aradan bir kaç yıl geçti, belediye suyumu kesti. Saat bozulmuş. Fatura yüksek gelmiş. Müdür, korkudan faturayı bana göstermemiş. Haberim olunca, belediyeye gittim. Saatin bozuk olduğunu, rapor tutmalarını istedim. Boşuna. Hiç bir talebim kabul görmedi. 2000 yılında suyu kestiler. Kuyu suyu kullanarak üretime devam ettim. 

İl tarım müdürlüğünden geldiler. AB standartlarına göre labaratuar  kurmam isteniyor. Yerleri seramik döşemiştim. Gıdaya uygun, antioksidan malzeme ile kaplamam isteniyor. Eğer yapmaz isem, ruhsatımın iptal edileceği, tebliğ edildi.  Zamanına yetiştiremedik. Ruhsatımız iptal oldu.

İyi de oldu. İşten vaz geçmeye karar verdim. Zira, zararın neresinden dönülür ise kardır. Şirketin  borçlarını ödedim. İşçileri çıkardım. İki bekçi bıraktım. 2008 yılında şirketi tasfiye ettim. Kapattım. Rahat ettim.  

Dersimi aldım. Dersin özeti şudur.

Bu  ülkede devlete ve millete yararlı iş yapan cezasız bırakılmıyor. Ülkedeki sistem, insanları başarısızlığa mahkum ediyor. 

Şinasi Kara

Bu yazı 417 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum