İnsan yaşlanınca, gençliğini arıyor. Genç iken her şey güzel ve tadında. Yaşlandıkça, insanın tadı kaçıyor. Eski bayramları özlüyor. Ancak, toplumsal yapıdaki değişmeyi de görmezden gelemeyiz.
Ekonomi gelişip sanayi toplumuna dönüştükçe, bayramların işlevi de değişti. Benim gençliğimde, ülkemiz tarımsal üretim aşamasında yaşıyordu. Bayramlar da ona göre şekilleniyordu. Aile büyükleri ziyaret ediliyordu.
Bayram olduğu zaman, anamın babası dedeme giderdik. Giderken de fırından ekmek alırdık. O zamanlar fırından alınan ekmeğin adı HAS EKMEK idi. Has ekmeği memurlar ve zenginler yerdi. Bizim gibi köylüler, mısır ekmeği yerdi. Günümüzde ziyarete giderken ekmek götürülmüyor. Çikolata ya da baklava götürülüyor.
Sanayi bölgelerine yerleşen gençler ve onların çocukları, köyü ve köydekileri unuttular. Para kazanıp zenginleştiler. Giresunlu bir hemşerim var. Sıfırdan, fabrika sahibi oldu. Konuşurken, fındık üreticisini küçümsüyor. Fındık üreticisi olduğumu hatırlatınca, sesi kesiliyor.
Köyüne ya da geldiği yere yabancılaşanlar bayram geldiğinde tatil yörelerine koşuyor. Bunların başında İstanbullular geliyor. İstanbul adeta boşaldı. Trafik rahatladı. Ortalığa bir sessizllik çöktü. Sessizlik insanı rahatlatıyor.
Bayramların toplumsal işlevi sonlanmak üzere. Ekonomik işlevi öne geçti. Büyük şehirlerde yaşayanlar için bayramlar, tatil ve dinlenme zamanı olarak değerlendiriliyor.
Sadece yaşlanmak değil, toplumsal değişim de bayramların tadını kaçırdı. Benim kuşak, eski bayramları arıyor.
Şinasi KARA
YORUMLAR