Bizde bir söz vardır. ''Cahil ile gitme yola, başına gelir binbir bela''. Atalarımız bu söylemi boşuna söylememişler. Bu söylem, evrensel özellik taşıyor.
Nitekim, ABD Başkanı D.Trump başını belaya soktu. Kendi partisi dahi, sahip çıkmıyor. Nedeni, Trump'ın ''bilmediğini bilmeyen'' siyasilerden birisi olmasından kaynaklanıyor.
Amerikan Devleti'nin, Amerikayı yönetme gücü sınırlıdır. Devlet Başkanının ''para ve ekonomi'' konusunda hiç yetkisi yoktur. Amerikan Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin de durumu aynıdır.
Amerika'da demokratik yollarla seçilenlerin yetkisi, maliye politikası ile sınırlı kalıyor. Maliye politikası denildiği zaman, vergi politikaları anlaşılır. Ekonomi ve para politikaları FED adındaki bankaya bırakılmıştır.
Amerika'da para konuşur. Paraya sahip olan siyaseti, siyasileri, seçilmişlerin kaderini tayin eder. Başkan Trump da seçilmiş biridir. Para kaynağı kesildiği anda, memur maaşını dahi veremez. Ortada kalır.
FED doları basar. Amerikan Devletine borç verir. ABD, dünyanın en borçlu devletidir. Alacaklısı FED dir. Klasik deyimle, borç veren emir de veriyor. FED doları kullanarak ABD ekonomisini idare eder. Siyasilerin ve dünyadaki ekonomik aktörlerin gözü kulağı, FED politikalarındadır.
Amerikan Merkez Bankası görevi yapan FED adlı bankada, Amerikan Devletinin hissesi dahi yoktur. Bu banka 8 banker ailesine aittir. Bu aileler, sahibi oldukları şirketi istediği gibi kullanır. FED'in gücü dolardan geliyor. Doların uluslararası gücü de ''rezerv para'' olarak kabul edilmesinden kaynaklanıyor.
Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca, ekonomist değildi. Çok zeki bir insandı. Yaşanmakta olan gerçeği fark etmişti. FED sahiplerini ''dış güçler'' şeklinde tanımlıyordu. Dış güçler, sadece Amerika'da değil, dünyada da egemenliğini sürdürüyor.
Bu güçler, Amerika'nın gerçek sahipleri olarak kendilerini görüyor. Bunların karşısında Trump hiç noktasında kalıyor. Nitekim, bu gün ona hiç olduğunu hatırlattılar. Malın sahibi iktidarını sürdürüyor. CİO lar ise sadece ücretini alıyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR