Sömürgeciler, sömürgelerinde yaşayan gençleri aptallaştıran eğitim düzeni kuruyor. Zira, sorgulayıcı eğitim almış insanlar, sömürgecilerin yaptıkları ince işleri öğrenmekte gecikmez ve sosyolojik aklın oluşmasına katkıda bulunur.
-İngilizler, 1858 yılında Hindistanı işgal ettikleri zaman, ilk işleri yeni bir eğitim sistemi kurmak oldu. Amaçları, Hintli gençleri eğitimden soğutmak ve gelişmelerini önlemek idi. Bu amaçla, Liselerde LOGARİTMA ezberlemeden talebeler mezun edilmiyordu. Logaritma ezberlemek zor iştir. Mezun olanların beyinleri sürmenaj etkisinde kalıyor. Eğitim körleşiyordu. İşler yolunda giderken, aniden bir gerçek ortaya çıktı. Eğitim genetik kod ile kuşaklara devrediliyor, 3. kuşak Hintli daha kolay logaritma ezberliyordu. Bu yöntemle, eğitimi engelleyemeyeceklerini anladıkları zaman iş işten geçmişti. En iyi matematikçiler Hindistandan çıkmaya başladı ve bu gün Hindistan Matematik dehalarından geçilmiyor.
-Fransızlar Orta Afrikadaki sömürgelerinde, eğitimin Fransız lisanı üzerinden olmasını sağladılar. Matematik, Tarih ve Sosyoloji derslerini kaldırdılar. Fransızları kutsayan ve ilahileştiren Fransızca eğitiminde karar kıldılar. Başarılı da oldular. Zira, sömürge halkı Fransızca öğreniyor. Başka da bir şey öğrenmiyordu.
-Eğitim sistemi konusunda en başarılı emperyalist ülke Amerika olmuştur. Sorgulayıcı eğitimi yok eden uygulamanın dini eğitimden geçtiği anlaşılmış ve sömürgelerde, ezberci-sorgulamayan ve biat kültürünü kabul ettiren dini eğitim yoluyla, mesleksiz insan yetiştiren eğitim düzeni kurdular. Başarılı oldular.
1946 dan itibaren, Ulu Önder Atatürkün kurduğu sorgulayıcı-üretime yönelik eğitim veren düzeni yıkma girişimleri başladı. Fullbright anlaşması ile Türk Eğitim Sistemi 1949 yılında, Milli Eğitim Komisyonu adı altında, hiç de milli olmayan bir kuruma bırakıldı. Bu komisyonun 8 üyesi var. Üyelerin 4'ü Amerikalı, 4'ü Türk. Başkan Amerikalı ve Başkanın iki oyu var. Amerikanın istekleri ve amaçları dışında hiç bir karar bu komisyondan çıkmaz.
Komisyonun ilk işi, KÖY ENSTİTÜLERİNİ kapatmak olmuştur. Bunu Teknik Liselerin itibarsızlaştırılması takip etmiştir. Günümüzde, başarısız talebeler, Teknik Liselere gidiyor. Halbuki, Almanyada en yetenekli gençler Teknik Liseleri tercih etmiş ve Almanyayı Almanya yapmıştır. Bu iki uygulama, eğitim sisteminin ekonomiden soyutlanmasına yetmişti. Ancak, Türk Halkı çocuklarını okutmayı seviyor. Okumak isteyen genç sayısı her gün artıyor.
Yeni bir uygulama dikte edildi. Buna göre, diploma amaçlı eğitim düzeni kuruldu. Bilginin önemi yoktu, önemli olan diploma almaktı. 1970 li yıllarda, sadece diploma veren özel paralı üniversiteler kuruldu. Soysuzlaşma o kadar ileri gitti ki, sonunda kapatıldılar.
Amerikan Başkanı Nixon ''YEŞİL KUŞAK PROJESİNİ'' hayata geçirmek için kurumlarına Dini Eğitimi öne geçirmeyi emretmişti. Komisyon, karşısında büyük bir dirençle karşılaştı. Ancak, 1980 darbesi ile işlerini kolayca başardılar.
Darbeci Evren Paşa, her kasabaya bir İmam Hatip Lisesi açıyor. Halk tarafından alkışlanıyor. Prim yapıyordu. Bu liselerde, ezberci dini eğitim veriliyor. Dinimizi öğrensin diyen halk çocuklarını İmam Hatip Liselerine gönderiyordu. Daha sonra gelen siyasetçiler bu düzeni kullanarak iktidar olmayı başardılar. Amerikan politikasının farkına dahi varamadılar. İmam Hatipleri ''arka bahçe '' olarak tanımlayıp yollarına devam ettiler.
Ancak, ekonomiden kopuk eğitim düzeni başarılı olamıyor. Sadece okumuş mesleksiz bir sınıf yaratıyordu. İmam sayısını artırmak suretiyle, çözüm üretmek de işe yaramadı. Zira, mezunlar milyonları buluyordu. Daha da ilginci, en çok Deist (Tanrıya inanan ve fakat dini kabul etmeyen bir inanç sistemi) İmam Hatip Lise Mezunları arasında kabul görüyordu.
Bu aşamada Türkiye eğitim reformu bekliyor. Türkiye, Fulbright Anlaşması ile dikte edilen Komisyonu kaldırmakla işe başlamalıdır. Zira, bu komisyonun etkisi halen devam ediyor. İkinci sırada, Türk Dil ve Tarihini öğretmek var. Yabancı lisan ile eğitim verme hatasından dönmemiz lazım. Başta Teknik Liseler olmak üzere, meslek veren okulları öne geçirmemiz gerekiyor.
Meslek vermeyen eğitimin ekonomide karşılığı yok. Ekonomide karşılığı olmayan her konuda yapılan yatırım heba olur. Eğitim düzenimiz, kaynak yutan, sorgulamayan mesleksiz insan üreten, ekonomik akıl ile bağdaşmayan şekilde işliyor.
YORUMLAR