Rahmetli dedem, 1912 Balkan Savaşları ile askere alınmış, 1922 yılında, Ulubeye geri dönmüştü. Yıllarca cephelerde kaput altında yattığı için evde uyuyamaz, kaputunu alır serendinin altında gider, kaputa sarılır yatardı.
Dedem yaylayı çok severdi. Yaylamız Hevrek Obasıydı. Dedem varlıklı olmasına rağmen, yaylaya ev yaptırmaz, derme-çatma taştan kulübede yaşardık. Yaylaya gittiğimiz her sefer, damın yıkıldığını görür, heyacanlanırdım.
Dedem için sorun yoktu. Biraz etrafı toplar. Çatıyı onarır. Tek oda kulübeye yerleşirdik. Kulübenin bitişiğinde ahır olurdu. Dedem evden çok ahıra önem verirdi. Yaylanın en kötü evi bizimkiydi.
Ordudan-Çambaşına yol yoktu. At ve katırlar ile gidilirdi. Yayla yolları, hayvanlar ve insanlar ile dolup taşardı.
Şuayıp tepesinin dibinden Melet köprüsüne inilirdi. Köprü ağaçtan idi. Atlar ürker, köprüyü geçmek istemezdi. Dedem, atların gözünü bağlar, yedeğine alır ve köprüyü geçerdik. Köprüyü geçerken, ben atlardan daha çok korkardım. Erkeklik taslar, korkumu belli etmezdim.
Karağaç Köyünün yolları çok kötü idi. Toprakları verimli olduğu için, yollar çamur deryası gibiydi. Yollara birer metre aralıklar ile ağaçlar yerleştirilmişti. Atlar kaydığı zaman, ayakları bu ağaçlara takılıp duruyordu. İnsanlar da atlardan pek farklı değildi. Kaydıkları ve çamura battıkları giysilerinden görünüyordu.
Mutlaka, Olukluda mola verirdik. Olukluda hanlar vardı. Hancı, boş bir odayı kiralardı. Yere çul serer yatardık. Dedem için sorun yoktu. Kaputun altında, kuş tüyü yatakta yatar gibi uyurdu. Yün yatağa alıştığım için, uykudan helak olana kadar beklerdim. Ama, en son ben uyanırdım.
Sabah erkenden kalktık. Beni ata bindirdiler. Uykumu alamadığım için, uyuyup düşmesin diye semere bağladılar.
Uyandım ki tarladayım. Bacaklarım semere bağlı, başım kanıyor. Atın bacağı kırılmış, semerin kolanı kopmuş. Semere bağlı olarak, semer ile birlikte tarlaya düşmüşüm.
Dedem ''Benim atımın bacağı kırılmaz, benim torunumun başı kanamaz, ne halt ettin söyle bana'' diyerek, babama bağırıyor.
Babam utana-sıkıla ''Hancının bahçesinden bir parça ot yoldum atlara verdim'' diye cevap verdi.
Dedem, belindeki keseyi çıkardı, babama biraz para verdi ''Git otun parasını ver ve hancı ile helalleş'' diyerek babamı geri gönderdi.
Ayağım taşa çarpsa, dedemin bu davranışı aklıma geliyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR