Muhalefet parti sözcüsü 100 milyar doları çar-çur ettin diye iktidar partisine çatıyor. Merkez bankası rezervlerini kastediyor. Sanki rezervler, ekonomi için iyi bir şeymiş havası veriyor. İlginç olan taraf, bu yanlışlığı toplum kabul ediyor. Çok rezerv tutmayı önemli bir iş zannediyor.
Halbuki rezervlerin maliyeti vardır. Borcu olan ülkede bu maliyet, rezerv tutarına tekabül eden, borç faizi ile ölçülür. Şöyle düşünün. Kasanızda paranız var. Bankadan borç almışsızın faiz ödüyorsunuz. Parayı borç ödeme yerine kasanızda tutuyorsunuz. Faiz ödemeye devam ediyorsunuz. Ülkeler de böyledir. Borçlu ülke, sokaktaki vatandaşın cebindeki dolar için dahi faiz öder.
Bu duruma göre, rezervler ne kadar az ise ülke o kadar dışarıya az faiz öder. Muhalefet ekonomistleri bu kuralı fark edememişler. İktidar mecbur kalmış, Kur istikrarı sağlama adına rezervleri satmış. İyi de etmiş. Böylece gelecek kuşaklar daha az faiz ödeyecek.
Siyasi iktidar rezervleri tüketerek, bilmeden doğru iş yapmış. Doğru iş yaptığını bilmediği için, bankaların merkez bankasında tuttukları rezervlerin yüksekliği ile övünüyor. Halbuki, rezervi bankanın tutması ülkenin dışarıya faiz ödemesine engel olmuyor.
En iyi rezerv olmayan rezervdir. Rezerv tutan ülke bedel öder. Bu bedel,rezervler arttıkça artar. 100 milyar dolar rezervin ülkeye maliyet, yılda 7,5 milyar dolardır. Ölçü, devletin Euro Bondlara verdiği faizdir. Bu gün Türkiye euro bondlara yüzde 7 ile 8 arasında faiz ödüyor. Bu faizi ödeyeceğine, bondları satın alması ülkeye kazanç getirir.
Bir gerçeği daha Hükümet adamlarına hatırlatmak isterim. Gerçi onlar rezervleri satarak öğrendiler. Ama, tekrar etmekte yarar var. Rezervleri satarak kur artışı önlenemiyor. Çare faizdir. Faizi biraz yükseltin, ödemeler dengesi pozitif değer verir. Kurlar düşer. Bu kuralın işlemesi için gerekli ve yeterli şart GÜVEN dir.
Muhalefete de bir sözüm var. Yüksek rezerv tutma ile övünmeyiniz. Rezervler arttıkça, ülkeye getirdiği maliyet de artıyor. Rezervlerin maliyetini vatandaş ödüyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR