Yaşayan Ölüler
Psikolog- Meleyke Mursaguliyeva

Psikolog- Meleyke Mursaguliyeva

Sağlıkla Kal

Yaşayan Ölüler

07 Ocak 2025 - 09:57



İnsan denilen muamma, tarih boyunca filozofları, düşünürleri ve bilim insanlarını meşgul etmiş bir varlıktır. Kendine has sırlarla dolu olan insan, hem fiziksel hem de metafizik boyutuyla derin bir anlam taşır. Ancak bu derinliğin farkında olmayan, yalnızca bedenine odaklanarak yaşayan bireyler, aslında “yaşayan ölü” olarak nitelendirilebilir. Çünkü insanı insan yapan, yalnızca bedeninin varlığı değil, ruhunun da bu yolculukta aktif bir şekilde yer almasıdır.

Ruh ve Bedenin Ayrışması
İnsan bazen kendi varlığının farkında olmadan yaşamını sürdürür. Günlük koşuşturmacalar, dünyevi kaygılar ve maddi hırslar, bireyi kendi ruhundan uzaklaştırabilir. Ruh, varoluşun derin bir parçasıdır; insanın içsel dünyasını, duygularını, düşüncelerini ve anlam arayışını temsil eder. Ancak bu derinlikten kopan insan, sadece bedensel varlığıyla yaşamaya çalışır ve bu durum, onu “yaşayan ölü” haline getirir.

Yaşamak: Beden ve Ruhun Birlikteliği
Gerçek anlamda yaşamak, beden ve ruhun uyum içinde bir yolculuk yapmasıdır. İnsan, yalnızca bedeniyle değil, ruhuyla da bu dünyada var olmalıdır. Bu birliktelik, bir denge halini gerektirir. Bedeni sağlıklı kılmak, fiziksel ihtiyaçları karşılamak kadar, ruhu beslemek de bir o kadar önemlidir. Ruhun beslenmesi, anlam arayışı, manevi tatmin ve kişinin kendini keşfetmesiyle mümkün olur.

İnsanı Ruhundan Uzaklaştıran Sebepler
Peki, insanı ruhundan uzaklaştıran, bu kopuşa neden olan şeyler nelerdir? Bunun birden fazla sebebi olabilir:
    1.    Maddi Dünyanın Baskınlığı
Modern dünyada bireyler, çoğu zaman maddi başarıya ve görünür hedeflere odaklanır. Para, statü, kariyer gibi unsurlar, insanın ruhsal ihtiyaçlarını gölgede bırakabilir. Manevi arayış, çoğu zaman ikinci plana itilir ve bu durum ruhun ihmal edilmesine yol açar.
    2.    Teknoloji ve Yalnızlık
Teknolojik ilerlemeler, insanı bilgiye ve iletişime daha hızlı ulaştırırken, aynı zamanda yalnızlaşmasına da neden olmuştur. Sosyal medyanın ve dijital dünyanın etkisi, bireyleri kendi içsel dünyalarından uzaklaştırabilir. Ruh, sessizlik ve derin düşünceye ihtiyaç duyar; ancak modern yaşamın kaosu bunu engelleyebilir.
    3.    Psikolojik Engeller
Travmalar, depresyon, kaygı bozuklukları gibi psikolojik durumlar da insanın ruhuyla bağlantısını kesebilir. Psikoloji bilimi, bu tür sorunların nedenlerini araştırarak çözüm yolları sunar. Ancak, bu sorunların derinliklerinde çoğu zaman anlam arayışı yatar.
    4.    Manevi Boşluk
İnsan, yalnızca maddi dünyayla tatmin olamaz; ruh, sürekli bir anlam ve derinlik arayışı içindedir. Bu arayıştan uzak kalan bireyler, yaşamlarını anlamsız ve boş hissedebilir. Bu durum, ruhsal bir tükenmişlik yaratır.

Felsefe ve Tasavvufun Perspektifi
İnsanın ruhuna temas etmesi, yalnızca psikoloji biliminin değil, aynı zamanda felsefe ve tasavvufun da ilgilendiği bir konudur.
    •    Felsefi Bakış
Felsefe, insanın kendini ve evreni anlama çabasını ifade eder. Antik Yunan’dan bu yana filozoflar, insanın ruhsal varlığını sorgulamış ve anlam arayışını merkeze almıştır. Sokrates, “Kendini bil” öğüdüyle insanın içsel bir yolculuğa çıkması gerektiğini vurgulamıştır. Bu içsel yolculuk, insanın ruhuna temas etmesi için bir anahtardır.
    •    Tasavvufun Derinliği
Tasavvuf ise, insanın Allah’a ve kendi özüne yolculuğunu ifade eder. İnsanın ruhuna temas etmesi, Allah’ı tanıması ve kendi varoluşunun farkına varmasıyla mümkündür. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, insanın ruhsal yolculuğunu, “ney metaforu” ile anlatır. Ney, içindeki sesi yalnızca boşaldığında çıkarır; insan da kendi benliğinden arınarak ruhunun derinliklerine ulaşabilir.

Ruh ve Bedenin Uyumunu Sağlamak
İnsanın gerçek anlamda yaşayabilmesi için, beden ve ruh arasında bir uyum sağlanmalıdır. Bu uyum, şu yollarla mümkündür:
    1.    Kendini Tanıma
İnsan, kendini tanıdıkça ruhunun ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilir. Meditasyon, dua, tefekkür gibi pratikler, bireyin ruhuyla bağ kurmasını sağlar.
    2.    Manevi Tatmin Arayışı
Maddi dünyanın ötesine geçmek, manevi tatminin peşine düşmek, insanın ruhunu besler. Bu, bir inanç sistemiyle, sanatsal yaratımlarla ya da doğayla bağ kurarak gerçekleşebilir.
    3.    Anlamlı İlişkiler Kurmak
İnsan, diğer insanlarla bağ kurarak, sevgi ve merhamet duygularını besler. Bu, ruhsal olarak doyuma ulaşmanın önemli bir yoludur.
    4.    Sessizlik ve İçsel Huzur
Günlük hayatın karmaşasından uzaklaşmak, sessizliği ve içsel huzuru bulmak, ruhun en temel ihtiyaçlarından biridir.

Sonuç
İnsan, hem bedeni hem de ruhuyla bir bütündür. Bu bütünlüğü sağlayamayan birey, yaşamın gerçek anlamını ıskalar. Ruhuna temas edemeyen insan, yaşayan bir ölüye dönüşür. Ancak bu durumdan kurtulmak mümkündür. Kendini tanımak, anlam arayışına yönelmek ve ruhun ihtiyaçlarını fark etmek, bireyi hem bedensel hem de ruhsal bir yolculuğa çıkarır. Ve işte o zaman, insan gerçek anlamda yaşamış olur.

Meleyke Mursaguliyeva
 

Bu yazı 81 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum