EVLİLİK DIŞI İLİŞKİLER “SADAKATSİZLİK” VE “ALDATMA”
AİLE, toplumun temelini oluşturan bir kavramdır. Ailenin içeriği kadın, erkek ve
çocuklardan oluşmuştur. Aileyi bir arada tutan ve güçlü kılan bazı değerleri vardır. Bu değerler “güven, saygı, sevgi ve sadakat” v.b. birçok değerlerdir.Bunlar arasında en temel olan güven ve sadakattir. Güven ve sadakatin sarsıldığı bir yuvada temel taşlar yerinden oynamış gibi olur. Bazen tamiri imkansız bazen de uzun zaman alır. Güveni zedeleyen davranış dürüstlüğün kaybolması ve yerine aldatmanın ve sadakatsizliğin geçmesidir.
Pek çok insan yalan söylemeyi çocuklukta öğrenir. Genellikle cezalandırmadan kurtulmak veya bir yetişkini hayal kırıklığına uğratmamak, üzmemek için yalan söyler çocuklar. Bu yalanı zamanla hayatlarının merkezi haline getirerek yetişkinlik çağında kendi çekirdek ailesinde bunu deneylerler. Deneylenen bu davranış büyük yıkımları yanında getirir.
Sözcük anlamına bakacak olursak; sadakatsizlik “dostluğu ve bağlılığı içten olmamak, doğru ve gerçek olmamak”; aldatma “birine verilen sözü tutmamak” ifadeleriyle açıklanıyor. Kadın erkek ilişkilerinde ise bu iki sözcük daha derin ve daha belirgin iki kavramı ifade eder.
Aldatma kavramı yaşamın birçok alanında karşımıza çıkar. ilk akla gelen evliliklerdeki aldatmadır. Evlliklerdeki bu aldatma davranışı boşanma nedeninin arasında ilk üçtedir. Oysaki her yeni evliliğe adım atan çiftler hep şu cümleleri kurarlar. “Asla aldatmayacağım”, “Sana karşı sadakatimi hep koruyacağım”. Bu cümleleri birbirine söyleyen çiftlere ne oluyorda zaman geçtikten sonra aldatmaya başlıyorlar? Bu aldatma ve sadakatsizliği gün geçtikçe nasıl normalleştiriyorlar?
Evlilik ilişkilerindeki aldatma farklı nedenlerden olabilir.
1. Güvensiz bağlanma nedeni ya da bağlanmaktan korkma, aldatmayı doğal bir
süreç olarak kabul etmesi ve bunu sık sık tekrarlaması.
2. Evlilikteki bazı problemler ya da ilişkilerdeki bazı problemlerin çözülmesi
sürecinde kişinin bu problemleri nasıl çözüleceğine ilişkin yerine ya da bu problemleri çözme yoluna gitme yerine bir başka ilişkiye kendisini atması ve böylelikle bir anlamda evliliği sürdürmek için kendisine bir destek aramasıdır. İletişiminin daha iyi olduğu daha çok konuşabildiği biri ile ilişki kurarak evliliği sürdürmeyi çalışabilmek, eksiğini kapattığını düşünen kişi bir aldatma değil adeta evliliğinin destek programı gibi algılar.
3. Kişinin bir başkasına aşık olmasıdır. Başkası ile ilişkiler kurmak istemesidir. Bazen insan kime aşık olacağını bilinçli olarak seçmez. Ancak başka birisine aşık olmasına rağmen bunu saklıyor ve ilişkisini sürdürüyorsa, aldatma söz konusudur.
Bir evlilikte iyi gitmeyen ilişkiler varsa bunun çözüm yolu aldatmak değildir. Bu aldatmadan dolayı evdeki eşini suçlamak doğru değildir. Evdeki eşinin sorunlarını veya yetersizliklerini aldatma nedeni olarak göstermek doğru değildir. Aldatan kişi aldatanı suçluyorsa ve sorumluluğu ona yüklüyorsa, aldatılan kişi üzüntü gibi duygularla ve özgüven sorunlarıyla da mücadele etmek zorunda kalır.
Aldatma sonrasında hem aldatan hem de aldatılanın psikolojik durumunu göz önünde bulundurmak lazım. Eğer karşılıklı suçlamalar ağırlaşır ve birbirine hakaret eder ve bu durumu düzeltmek yerine sadece suçlamalarla sürdürüyorlarsa sorun daha da büyür. Sorunu daha çıkılmaz hale getirmemek için çiftlerin ÇİFT TERAPİSİNE başvurularında
büyuk fayda sağlar. Eğer aldatan kişi özür diler ve bu durumu düzeltmek için gayret ediyorsa yaşanan krizleri kolayca atlatmak mümkün hale gelir. Bunun için aldatan kişi buradaki niyetini bir daha göz önünden geçirerek, sarsılan güveni karşı tarafa vermesi lazım.
Peki aldatma affedilebilir mi? Aldatma sonrası güven yeniden sağlanabilir mi? Güven duygusunun yeniden inşası her zaman kolay olmayabilir. Buradaki en önemli faktör aldatılan kişi aldatıldığını başkasından mı duydu? Yoksa kendisi mi görüp şahit oldu? Ya da eşinin kendi itirafı sonucunda mı öğrendi?
Uzmanların çoğunun fikrine göre, “Aldatan kişi kendisi eşine bu durumu anlatırsa, affedilmesi daha kolay olur.”
Eğer eş kendini aşağılanmış hissediyorsa, kendini toplum karşısında küçük düştüğünü hissediyorsa o zaman bu olayı affetmek ve tekrar güven oluşturmak zorlaşa bilir.
Evlilikteki aldatma eğer çocuk varsa, sadece eşi aldatma değil. Aynı zamanda hem aileyi hem de çocuğu aldatmak olarak kabul edilir. Çocuğun zarif kalbinde güven duygusunun sarsmış olması yanında pek çok psikolojik rahatsızlıkları meydana gelmesine sebep olur. Çocuklar ilk güven duygularını anne ve babaları ile deneylerler. Anne ve babalarından birinin veya her ikisinin sadakatsizliğine karşı aşırı tepki vermeye başlarlar. Onların bu tepkileri, ileriki zamanlarında insanlar ile iletişimine kadar etkiler. Kendi kurdukları yuvaya kadar bu güvensiz bağlanmayı götürürler.
Gerekçesi ne olursa olsun, aldatmalar, sadakatsizlik yaşamın hiçbir alanında kabul edilebilen bir duygu değildir. Bunun için aile binasının ana direklerini sağlam tutmak gerekir. Bu ana direkler; güven, saygı, sevgi, sadakattir. Bu direkler sağlam olduğu zaman:
1. Eşler birbirlerine sadıktırlar.
2. Birbirlerinin aynı zamanda arkadaşıdırlar.
3. Birbirlerine hem sevgi hem saygı duyarlar.
4. Çatışmayı çözmeyi başarırlar.
5. Bildiklerini olduğu gibi kabul etmeyi bilirler.
6. Birbirlerine bağlılık ve güven duyarlar.
7. Birbirlerinin kişisel amaç ve başarılarını desteklerler.
8. Düzenli ve sağlıklı bir cinsel hayat sürerler.
9. Birlikte yeterince zaman geçirirler.
10. Birbirlerine ne sözlü ne de fiziksel şiddet uygulamazlar.
11. Dini ve politik görüşleri ortak ya da en azından birbirinin görüşlerine saygı
duyarlar.
12. Çocukların bakımı konusunda işbirliği içindedirler.
Meleyke Mursaguliyeva