Ulusal medyada hala topyekun bir saldırı var Trabzon'a. Bu güruha beyaz saçlı İlber Ortaylı da katılmış. Her konuya maydanoz olan bu zat Trabzonluları milli ananeler dışında görüyormuş. Bakın Hürriyet'teki köşesinde ne yazmış:
"Trabzon’un ev sahibi olarak yaptığı bu hareket millî ananeye uymaz. Eğer şehre her gelen takımların onların önünde yenilmesi gerekiyorsa zaferin defne dalını ilk günden başlarına koyalım. Yalnız bunun adı o zaman lig yarışması olmaz. Yurtiçi maçların Trabzon’da oynanmasına bir müddet ara verilmesi ciddi bir tekliftir. Trabzonsporlu yöneticiler ve şehir ileri gelenlerinin Fenerbahçe takımına karşı saygın bir ifade ile özür bildirdikleri görülmüyor. Bizim manevi bünyemizin kaldıramayacağı olaylar ve demeçler de var. Daha evvel Fenerbahçe’de top koşturan, şimdi Trabzonspor’da antrenör yardımcılığı yapan Egemen Korkmaz da sahaya dalmış. Bu hiçbir şekilde izah edilemeyecek çirkin bir davranıştır."
Bugüne kadar hiç kimse Trabzonlu'lara böyle hakaret etmeye cesaret edememişti.
İstanbul'dan sonra Türkiye'de ve dünyada adına en çok araştırma yapılan ve kitap yayınlanan kent Trabzon'dur. Sadece benim kütüphanemde Trabzon'la ilgili tekil olarak bin kitap var.
İlk çağdaş roman sayılan Don Kişot'un hayali Trabzon imparatoru olmaktı. Bütün çılgınlıklarımızın kaynağı belki de budur: İmparator olmak!
İlber Ortaylı dahil herkes Trabzonluları aşağılarken biz bu kadim ve ulu kentin çocukları olarak kitaplar yazıyor ve yayınlıyoruz. Sabahattin Ali, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Eyüboğlu, Tomris Uyar, Hasan İzzettin Dinamo, Peyami Safa, Filiz Ali, Ahmet Özer, Yaşar Miraç, Mustafa Duman, Çiğdem Sezer, Sunay Akın, Kudret Emiroğlu, Ertem Eğilmez, Tayfun Pirselimoğlu.. Sadece son 20 yılda Heyamola Yayınları olarak biz 50'ye yakın nitelikli Trabzon araştırmaları kitapları yayınladık. Bir o kadar da Serander Yayınları katkı sundu bu kente.
Trabzon'da Türkçe'nin yanı sıra Rumca da konuşulur ve bu durum Trabzonlular için gayet normaldir. Mübadele ile giden yurttaşlarımızı da saygıyla anarız.
Bakın ne oldu Mübadele sonrası:
Trabzonlu Rum ve Türk iki komşu aile. Rumlar için tehcir ve mübadele kararı çıkar. Rum aile evini ve eşyalarını komşularına emanet eder. Yıllar sonra Rumlar bir daha geri dönemeyeceklerini anlayınca Türk komşularına mektup yazar. Mümkünse eşyaları satın ve bize parasını gönderin. Türk aile hem evi hem de eşyaları satar, paralarını gönderir. Ancak Girit'e gönderilen komşularının piyanosunu, kızları (iki kız) onsuz yaşayamaz gerekçesiyle paketleyip Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği'ne gönderirler. Atina Büyükelçiliğimiz, Girit'teki aileye piyanoyu teslim eder.
O piyanoyla Trabzonlu kızlar Girit'te ilk modern dans okulunu kurar ve Yunanistan'da ekol olurlar.
Siz (kendilerine başka alan bulamayanlar) varlık mücadelesi verdiğiniz futbol üzerinden bizi yok saymaya devam edin. O Trabzonlu piyano Girit'te eğitim vermeye devam ediyor. Biz şimdi o piyano peşindeyiz. Mümkün olduğunda o piyano ve ailesiyle Trabzon’da bir etkinlik yapacak, Trabzon'u dünyanın barış başkenti ilan edeceğiz. Az sabredin!
Foto: Sabahattin Ali ve Filiz Ali.
Yapay zeka ile renklendirme : Rüzgar Karakuz
***
Hrant Dink davasını takip ettiyseniz, dönemin devlet görevlilerinin hem devletin hem de Trabzon'un altını oyduğunu yargılamalardan görürsünüz. Yoksa İstanbul, İzmir, Ankara'da yaşayan yurttaşlarımız ne kadar masumsa Trabzonlular da o kadar masum. Şer güçlerin Trabzonlu çocuklar üzerinde çalıştığı ve sonuç aldığını herkes biliyor. Biz bunun hesaplaşmasını yaptık ve yapıyoruz. Kimseden bir şey saklama ve sorunları manipüle etme şansımız da yok. Bilgiler gizlenemiyor ve hepimiz açık kaynaklar vasıtasıyla ulaşabiliyoruz. Türkiye'nin ortalama milliyetçisi, devrimcisi, solcusu, sağcısı Trabzon'da da var. Ancak Trabzonlular'ın mücadeleci, gurbetçi kimlikleri öne çıkıyor ve riskli bir yaşamı göze almak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla bazen çok başarılı işlere imza atılıyor bazen de tam tersi oluyor, tatsız durumlar yaşıyoruz. Ne yapalım? Yanlışı zaten saklayamıyor, eleştiriyoruz. Ama bilmem kaç yüz yıldır ait olduğum, İstanbul'da 50 yıldır yaşamama rağmen aidiyet hissettim Trabzon'un iyi ve müthiş güzel yanlarını anlatmıyalım, böyle ahlaksızca saldırılara boyun mu eğelim?
YORUMLAR