Türk-Yunan ilişkileri yüz yıllardır gel-gitlerle dolu. Zaman zaman devletler arası adımlarla düzelen ilişkiler yaratılan milliyetçi iklimlerle iki adım geri bir adım ileri ritmine mahkum edildi. Ancak 1999 depremi sonrası hem insani hem de siyasi ilişkiler önemli bir aşama katetti.
Her iki tarafın da içselleştirdiği tarihleri var. Mesela 29 Mayıs, 9 Eylül, 19 Mayıs, 20 Temmuz Türkler için sevinç, Yunanlar için üzüntüleri ifade eder. Böylesi ikonik günleri ve anlamlarını değiştirmek mümkün değil. Ancak bugünlerin anlamlarına dokunmadan halklar arası insani ilişkiler kurulabilir. Bu tür ilişkileri de sivil toplum kuruluşları kurarsa sağlıklı ve kalıcı olur. Nitekim on iki yıl önce Yunanistan’da başlayan ekonomik kriz sonrası milyonlarca Türk tatil programlarını Yunanistan üzerine yaptılar. Sosyal medya hesaplarında yine binlerce Türk ve Yunan arkadaş oldu ve hem sevinçlerini hem üzüntülerini paylaşıyorlar. Bazen birbirlerine geçmişin propogandalarını yapsalar da bu yine empati oluşturduğu için bir kazanımdır.
Son yıllarda Trabzonspor da kadrosunda Yunan futbolculara yer vererek aslında çok önemli bir adım attı. Her türlü kara propogandaya rağmen halklar arası barışa önemli bir katkı sundu. Futbol veya sporun amacı biraz da bu değil midir. "Yabancı" sporcu transferlerinin bence asıl mantığı budur.
Yunanistan’da yaklaşık 1 milyon 500 bin Karadeniz kökenli insan var ve maalesef geçmişin acı mirasını taşıyorlar. Bu travmatik geçmiş öyle kolay kolay atlatılamıyor. Türkiye halkının da benzer travmatik tarihi var. Birbirlerine en kolay empati yapabilecek olan bu halkların arasına yeni nifak tohumları ekmekten artık vazgeçilmelidir.
Trabzonspor iki kadim halkın barış içinde yan yana yaşaması için üzerine düşeni yaptı ve muhafazakar olarak bilinen Trabzon halkı da bu girişime destek verdi. Hal böyleyken "Fenerbahçeli bir dost(!)" adı altında provokasyon üreten ayrılıkçı, bölücü bir zihniyetin çağımızda saygın bir yeri yok.
Dünkü Trabzonspor şenliğine davet edilen ve Trabzon'a gelen Mattheos Tsahouridis'in Apolas Lermi ile konser vermek üzere sahneye çıkarılmaması çağ dışı bir zihniyetin ürünüdür. Kamuoyu baskısı nedeniyle bu duruma boyun eğmek zorunda kalan Trabzonspor'un bildiği yoldan şaşmaması gerekir. Kulübün bugüne kadar halklar arası barışa gösterdikleri şahane katkı için şahsen teşekkür ederim.
Kimse enseyi karartmasın, barış er geç her iki yakada gerçekleşecek ve el ele şarkılarımızı söyleyeceğiz.
YORUMLAR