Koskoca Osmanlı Devleti yıkılıp, yerine cumhuriyet kurulduğunda büyük ve telafisi mümkün olmayan yanlışlar yapıldı. Yüz yıl sonra bile bu yanlışların bedelini ödüyoruz.
Hep birlikte kazanılan bağımsızlık savaşını doğru değerlendiremedik. Burada baş sorumlu yine, savaşı ustalıkla yöneten ve kazanan Mustafa Kemal.
Önce çok sesli ve tüm kesimleri temsil kabiliyeti olan ve savaş için alınan kararların altında imzaları olan I. Meclisi ortadan kaldırdı.
Sonra bizzat kendi eliyle yazdığı milletvekili listesini sözde seçimle onaylattı. İçlerinde katliamlardan, yağmadan sorumlu mecliste kapıcılık bile yapmaya uygun olmayan tipler de var. Kurulan başka partileri kapattı. Ve o anda meclisle birlikte tüm halk emir komuta ile yönetilmeye başlandı.
İstediğini bakan, vali, komutan diyanet işleri başkanı, banka müdürü, veznedar yaptı. Kendisiyle omuz omuza savaşan pek çok yurtseveri ya ülkeden uzaklaştırdı ya da İstiklal Mahkemelerinde bir günde yargılatıp, idam ettirdi.
Tehcir ve Mübadeleyle gönderilen Rum ve Ermeni yurttaşlarımızın toprakları ve mülkleri yoksul halk yerine asker-sivil ve eşraf arasında bölüştürdü. Doğu'daki toprak ağalarına ve aşiretlere dokunulmadı, isyan etmeme şartıyla gayrı resmi özerklik verildi.
Yazdırdığı 51 Hutbeyi kitap olarak yayınlayarak tüm camilere dağıttı. Kendi formatladığı İslamiyeti halka sundu. Alevileri dışladı. Pek çok kilisenin yıkılmasına, yakılmasına göz yumdu. Olmadı, Türk kilisesi kurdu.
Kurucu 1920 Anayasasını çöpe attı ve kendine göre anayasa hazırlatıp, yürürlüğe koydu. Ölene kadar sorgulanamayan, her şeye karar veren cumhurbaşkanlığı yaptı.
Kendisinden elli yıl önce ilk Namık Kemal'in dile getirdiği Anayasa ve Hürriyet kelimelerinden korktu. Nazım Hikmet dahil bu sözcükleri telafuz edenleri cezalandırdı.
Soyadı Kanunu çıkararak çevresinde görevlendirdiği 1500 kişiye yeni soyadı tayin etti. Bastırılan soyadı kitabıyla hepimize kendi tayin ettiği soyadları verildi.
Güneş Dil Teorisi adı altında neredeyse ilk insanın Türk olduğunu ilan edecek kadar işi abarttı. Türkleri Hititlere kadar uzanan bir tarih teorisi üretti ve adına Etiler dedi. Coğrafyamızın asli unsurlarını (etnik ve dinsel gruplar) görmezden geldi ve bu unsurların hak talepleri yüzyıl sonra sorunlara dönüşerek kangren halini aldı.
Bağımsızlık Savaşı'nda en çok destek aldığı Sovyetler Birliği'ne sırtını döndü. Dolayısıyla sanayileşme durdu.
Ekonomiyi yerel ağalara ve İttihatçı bakiyesi askeri-sivil bürokrat yağmacılara teslim ederek al-satçı bir sistemi kalıcı hale getirdi.
Yüz yıl boyunca bir türlü sivilleşemeyen devlet sürekli askeri darbelerle hizaya getirildi.
Daha da yazabilirim..
Ama sistem öyle bir yasakçı hale getirildi ki şu anda bizzat kendisinin tuttuğu günlüklerin basılması, okunması yasak. Hatta eşi Latife Hanımın anıları da yasak.
100. Yılda tüm yasaklar kaldırılmalı, öyle ki değirmen taşları bile bitti, öğütemez hale geldi.
YORUMLAR