Sabah namazı oldum olası ilgimi çekmiştir. Çünkü çoğumuz uykudayken ve tam gün ışırken kılınması gerekir. Benim çocukluğumda Yatsı'dan sonra herkes uyurdu. Zaten yorgun olurdu ahali ve bir de elektrik, TV, filan yoktu. Sabah erken kalkmak da zor olmazdı. Bir sabah kuşluk vakti yaylaya gitmek için kalkmıştım ve kuşların kulakları sağır eden korosuna karşı resmen hazırolda durmuştum. Meğer doğayla birlikte bizim de uyanmamız, günü kutlamamız lazımmış.
Hesiodos'un Theogonia kitabını bitirdim az önce. Şöyle diyor: "Ölümün kardeşi uyku."
Bu cümleyi okuyunca dedemle konuşmam aklıma geldi. Hiç sabah namazını kaçırdığına tanık olmadım. Hatta son yıllarında sabah ezanını okumak için camiye gitmeye başlamıştı. Neden bu kadar erken kalktığını sormuştum ona. "Biz yaşlılar," demişti bana " sabahın ilk ışığında gözümüzü açtığımızda bir daha kapatmayız. Seviniriz ölüm bizi uykuda yakalamadı diye."
Bence sabah namazı, yaşanacak güne şükredilsin diye önerildi. Kuşlar bile farkında.
Yaşamak hakikaten güzel, kutlamak için sabahın ilk ışıkları en uygun an bence de...
YORUMLAR