Bir Sayın Milletvekili bağırıp, çağırıp sitem ediyor. Biz neden dikkate alınmıyoruz diye yakınıyor. Maalesef sistem değişti, bir türlü değişen sistem topluma anlatılamadı. Halen toplumun her kademesinde sanki Referandum yapılmamış, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeline geçilmemiş gibi bir yanlış anlaşılma var. Herkes eski alışkanlıkları gibi davranıyor, beklentiler de yine eskisi gibi.
Artık Türkiye’de iki seçim yapılıyor. Birisi Cumhurbaşkanlığı seçimi, diğeri Milletvekilliği Genel Seçimi. Türkiye Büyük Millet Meclisi eski meclis değil. Denetim yetkisi elinden alınmış, sadece Cumhurbaşkanlığından gelen yasa tekliflerini, hiç değiştirmeden onaylamak gibi bir görevi vardır. Meclisin karşısında %50’nin üstünde oy ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı bulunmaktadır. Artık Meclise Milli İradenin mabedi demek pek mümkün değildir. O zaman %50’nin üstünde oyla seçilmiş Cumhurbaşkanı hangi konumdadır sorusuna cevap bulmak gerekir.
Yeni sistemde kurulan Hükumet, Parlamento Hükumeti değildir. Bakanlar Milletvekilleri arasından seçilmemektedir. Bu sistemde Bakan olarak görevlendirilen Milletvekilinin istifa etmesi mecburiyeti bulunmaktadır. Bakanlar Milletvekili olmadıkları için Türkiye Büyük Millet Meclisine de gelmemektedirler. Dolayısı ile Milletvekilleri Bakanlara ancak telefonla ile ulaşabilmektedirler. Bakanlar Kurulunun Meclisten güvenoyu almasına bile gerek kalmamıştır. Meclis de nöbetçi Bakan bulundurulması da çözüm olmamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükumet Modelinde Sarayda 9 adet Kurul, 4 adet Ofis ve Bakanlar Kurulu yer almaktadır. Bu Kurul ve Ofislerin sayısı ihtiyaç duyuldukça artırılabilmektedir. Politikalar ve yasa teklifleri bu kurullarda yer alan uzmanlar tarafından hazırlanmaktadır. Bu sistemde Bakanlıklar icra kuruluşlarıdır. Kurullar da hazırlanan yasa teklifleri Cumhurbaşkanı tarafından görüşülmek üzere Meclise, politikalar ise uygulanmak üzere ilgili Bakanlıklara gönderilmektedir. Bütçe ve finansman ihtiyaçları ise ofislerde hazırlanmaktadır.
Eski sistemde ve klasik Parlamenter Sistemlerde Meclisin en temel görevi Bütçe Hakkıdır. Devletin bütçesi TBMM tarafından Bütçe Kanunu olarak çıkarılır, Hükumet tarafından uygulanır, Sayıştay Raporları çerçevesinde yine Meclis tarafından denetlenirdi. Bu hak bile artık Meclise ait değildir. Bütçe Saraydaki ofis ve Kurullar tarafından hazırlanıyor, Cumhurbaşkanı tarafından görüşülmek üzere Meclise gönderiliyor. Üzerinde gider artırıcı bir değişiklik yapılması mümkün değildir. Meclis bütçeyi onaylayıp göndermektedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükumet Modelinde Bakanlıklar sekreterya, Bakanlar da sekreterdir. Bu durum bütün Başkanlık sistemlerinde aynıdır. Bakanlıklar icra organlarıdır ve Başkanlık tarafından verilen görev ve politikaları yerine getirmekle yükümlüdürler. İhtiyaç duydukları yasal düzenleme ve politika taleplerini Saraydaki Kurul ve Ofislere bildirirler, bu taleplerin gerekliliği ve uygulanabilirliği uygun görüldükten sonra Cumhurbaşkanı tarafından yerine getirilmek üzere Bakanlıklara gönderilmektedir.
Hükumet yeni kurulup göreve başladığında bazı Bakanlar neler yapacaklarını açıkladıkları zaman, arkadaşlar daha bu sistemi bilmiyorlar demiştim. Bunlar kendilerini halen eski bakanlar ile karıştırıyorlar diye yazı yazmıştım. Milletvekilleri de kendilerini eski Milletvekilleri sanıyorlar. Yani sistem yeni, ancak kafalar halen eskilerde kalmış. Özetle yeni Hükumet modelinin işleyişi bu şekilde.
Bu sisteme geçilmesi Referanduma sunuldu ve kabul edildi. Yapılan her şey halkın oyları ve halkın seçtiği Milletvekillerinin oyları ile gerçekleşti. Görüldüğü üzere bu sistemde Milletvekilinin önemi izah etmeye çalıştığım kadardır. Şimdi buna itiraz ediyorlar. Neden bizi görmezden geliyorsunuz, neden bize önem vermiyorsunuz, biz Milletin vekilleri değilmiyiz diye sitem ediyorlar. Sizler bunu ne için el kaldırdığınız zaman düşünecektiniz. Meclisi bu hale getiren yasalar tıkır tıkır, hem de Meclisten geçerken, o dönemin vekilleri Meclis oturumlarına bile katılmıyorlardı. Hava iyiliğinde yola çıkarken şemsiye almayanların, dolu yağarken feryat etmeye hakları yoktur.
Cumhurbaşkanlığı Hükumet modelindeki Kurullar, Ofisler ve diğer organların işleyişi tam olarak yerleştiği zaman, bu sisteme göre Meclise bile gerek kalmayacaktır. Başta Meclis olmak üzere devletin birçok kurum ve kuruluşu gelecek yıllarda olur mu, yoksa olmaz mı bunu zaman gösterecektir. Seçmen tabanındaki sosyal parçalanmışlığa baktığınız zaman, bu sistemi tekrar referandumla geriye döndürecek oy çoğunluğunu yakalamanın zor olduğu görülmektedir.
Siyasi yelpazeye baktığımız zaman çoğu tabela partisi olmak üzere 106 civarında siyasi partinin kurulmuş olduğu görülmektedir. Allah aşkına 106 ayrı fikir var mı ki, bu kadar parti kurulmuştur. Bunu bir sorgulamak gerekir. Halen Meclis de 600 Milletvekili bulunmaktadır. Yaptıkları işe bakıldığında bu kadar vekile gerek olup olmadığı da tartışılacaktır. Sistemin rehabilitasyonu konusunda başka yazıları da bilgilerinize sunmak isterim.