Necdet Topçuoğlu
Başlığa bakıp da bu adam ne anlatıyor diye düşünebilirsiniz. Düşünün ama sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim. Eminim üretici ve tüketiciler bana hak verecek, hal mafyası ve vergiden faydalananlar çıkarımıza çomak sokuyor diye kızacaklardır. Bu ülkede çiftçilerin ürünleri para etmediği için tarla ve bahçelerde kalıyorsa, tüketiciler market ve pazarlarda fiyatlar yüksek olduğu için gıda maddelerine ulaşamıyorsa, tarla ile Pazar arasındaki pazarlama kanallarında ciddi bir sorun var demektir. Söz konusu pazarlama kanallarındaki sorunlar doğru teşhis edilip çözüm üretilmedikçe, üretici ile tüketici soyulmaktan kurtulamayacaktır.
Başbakanlık döneminin son Tarım Bakanı Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba beni bir Cumartesi günü Makamına davet ederek Tarım Sektörünün sorunlarını görüşmek istediğini söylemişti. Ben de Sayıştay Başkanından izin alarak davete icabet etmiştim. Sayın Fakıbaba soyadı gibi baba ve vicdan sahibi bir politikacıdır. Soru sormasını, dinlemesini ve bilgi almasını bilen bir kişiliği vardır. Görüştüğümüz günlerde Türkiye’nin gündeminde yüksek sebze ve meyve fiyatları vardı. Öncelikle bana bu soruyu ve çözümünü sormuştu. Bende kendisine, Sayın Bakanım üreticinin ürünü satılamadığı için tarla da kalıyorsa, tüketici yüksek sebze ve meyve fiyatları nedeniyle market pazarlardan eli boş dönüyorsa, sorun tarla ile pazar arasındaki pazarlama kanallarındadır demiştim.
Sayın Bakan Hekim olmasına rağmen neyi kastettiğimi anlamıştı. Mademki sorunun yerini biliyoruz çözelim o zaman dedi. Ben de sistemin işleyişini anlattığım zaman bu isteğinizden vaz geçersiniz demiştim. Yaş meyve ve sebze satışlarının yaklaşık %70’i büyük marketler, %30’u ise semt pazarlarında yapılmaktadır. Her iki durumda da yaş meyve ve sebze akışı toptancı hallerinden geçmektedir. Toptancı Hallerinde ise hakimiyet Kabzımal olarak adlandırılan Yaş Meyve ve Sebze Komisyoncularının elinde bulunmaktadır. Her Kabzımalın birlikte çalıştığı üreticiler vardır. Kabzımal olmadan üreticinin ürünü toptancı hallerinde satılamamaktadır. Üretici ürününü Kabzımala gönderir, ürün satıldıktan sonra komisyonu alınır ve üreticinin parası ödenmektedir.
Kabzımallar yüksek fiyattan daha az ürün satarak, sürümden dolayı fazla zahmete girmeden komisyondan kaynaklanan kazançlarını artırmaktadırlar. Serbest piyasada fiyat, arz ve talebin karşılaştığı pazarlarda oluşmaktadır. Gerçek fiyatın oluşması için arz ve talebin doğal koşullarda serbest olması zorunludur. Ancak Kabzımallar arzı kontrol altında tutarak serbest talep karşısında fiyatın yükselmesini sağlamaktadırlar. Sorun 80 Sayılı Hal Yasasından kaynaklanmaktadır. Buna göre Toptancı hallerinde fiyat rekabeti yaratacak başka kişi ya da kurumların yer alması mümkün değildir. Halbuki 80 Sayılı Hal Yasası değiştirilerek, üretici kooperatiflerine Toptancı Hallerinde yer tahsis edilme imkanı verilmiş olsa, fiyatlarda rekabet imkanı sağlanmış olacaktır. Mafyalaşmış olan Kabzımallar bunun yapılmasına engel olmaktadırlar.
Fiyatların yüksek olması kabzımallar kadar, yönetimin de işine gelmektedir. Türkiye de toplanan vergiler büyük oranda vasıtalı vergilerdir. Fiyatlar ne kadar yüksek olursa hazineye o kadar fazla vergi akışı mümkün olmaktadır. İşte Kabzımal mafyası ve yönetim yüksek fiyatlar konusunda uzlaşmaktadırlar. Çiftçinin ürettiği ürünler pazarlara ne kadar çok ulaşırsa, fiyatların makul seviyelere inmesi, o ölçüde mümkündür. Büyük marketler yüksek gelir gruplarına, semt pazarları ise orta ve düşük gelir gruplarına hitap etmektedirler. Yaş meyve ve sebze satışlarında, semt pazarlarının piyasa payı, %30’un altına düşmesi, yüksek talep karşısında arzın yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Bu durum zaten yüksek olan fiyatların daha da yükselmesi sonucunu doğurmaktadır.
Sayın Fakıbaba sorunların 80 Sayılı Hal Yasasından kaynaklandığı konusunda ikna olmuştu. Yaklaşık beş saat boyunca anlattığım konuları bilgi notu haline dönüştürmemi, bunları Başbakan Sayın Binali Yıldırım’a sunacağını söylemişti. Ben de kendisine, bu bilgileri eski Bakanlardan Sayın Sami Güçlü’ye de verdiğimi, kendisinin bir TV Programında canlı yayındayken Sayın Erdoğan tarafından görevden alındığını hatırlattım. Olsun buna rağmen vereceğim diyerek, bilgi notunu hazırlamamı rica etti. Görüşmemizin sonunda bu bilgi birikiminizi neden siyasette kullanmıyorsunuz diye sordu. Düşündüğümüz doğruları Milletin hizmetine sunamayacaksak siyasete girmenin anlamı olmadığını söyledim. Ancak kendisi üç ay sonra görevden ayrılarak, Başbakanlık döneminin son Tarım Bakanı olarak tarihe geçmiş oldu.
Kimse yükselen fiyatların düşmesini beklememelidir. Bu fiyatlar halkımızın üstünde kalmıştır. Enflasyon fiyatların yükselme hızını ifade etmektedir. Enflasyonun düşmesi, fiyatların düşmesi değil, fiyatların artış hızının düşmesi demektir. İzlenmekte olan kur politikası ile yurt içindeki TL ile kazanan yurttaşlar fakirleştirilmiştir. Yurt dışında çalışarak dövizle kazananlar, Türkiye de TL ile harcama yaptıkları için ekonomik durumları katlanarak iyileşmiştir. Bu durum, yurt içi ve yurt dışı çalışanlar arasında ekonomik uçurumlar yaratmıştır. Enflasyon hızını düşürmeden döviz kurlarında düşüş sağlanması mümkün değildir.
Toptancı hallerinden geçen gıda maddelerinde makul fiyat düşüşlerini sağlamak için, bir an önce 80 Sayılı Hal Yasası değiştirilerek, üretici kooperatiflerine, toptancı hallerinde yer tahsis edilmelidir. Çiftçinin ürettiğini satamadığı için üretimden vaz geçtiği, tüketicinin mevcut geliri ile gıda maddelerine ulaşamadığı için geçim sıkıntısı çektiği bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Toptancı halleri Kabzımalların arenası olmaktan kurtarılmalıdır. Devlet, vasıtalı vergi gelirlerini artırmak için yüksek fiyatları çare olarak görmemelidir. Siyasal iktidarların görevi toplumun sosyal kesimleri arasında uçurum yaratmak değil, denge sağlamaktır.