Necdet Topçuoğlu
Başkanlık sistemi aslında karşı olduğum bir sistem değildir. Ancak Cumhurbaşkanının parti genel başkanı olduğu sistemin işlemeyeceği denenerek görülmüştür. Daha bu sistem tartışılırken denge ve denetim mekanizmasının bulunmadığını, sistemin yürümeyeceği hususundaki görüşlerimi açıkça aktarmıştım. Hatta bu haliyle önümüze gelirse oy vermeyeceğimi de ifade etmiştim. Bu sistemin gelişiyle Meclisin bütün yetkileri elinden alınmıştır. Buna rağmen sistemle ilgili yasa çıktığında birçok milletvekili zafer işareti yaparak hatıra fotoğrafları çektirmişlerdi. Bu bir akıl tutulmasıydı. Gazi Meclisin böyle milletvekillerini çatısı altında bulundurması talihsizlik olarak değerlendirilmektedir.
Artık bu sistemi tanıyacak kadar süre geride kaldığı için üzerinde konuşmak mümkündür. Denendi ve görüldü ki aksaklıklar uygulamadan değil, sistemin mevcut Anayasa ile uyumsuzluğundan ve kendi iç çelişkilerinden kaynaklanmaktadır. Bu sistem ile yola devam edilecekse Milli Mutabakat sağlanarak eksikliklerinin giderilmesi zorunlu görülmektedir. Öncelikle Anayasa ile uyumu sağlanmalıdır. Ancak, aralarında güçlü bir mutabakat olmamakla birlikte muhalefet partileri Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçilmesini istemektedirler. Altı siyasi parti bu konudaki çalışmalarını sürdürmektedirler. Çalışmalar hakkında bu güne kadar Kamu Oyuna herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Umutlu olmamızı gerektirecek bir gelişme var diyebilmek için henüz erkendir.
Geride kalan uygulama sürecinde sistemin kurgusunda üç temel eksiklik dikkati çekmiştir. Bunlardan birincisi Cumhurbaşkanı partili olmalı ama, parti genel başkanı olmamalıdır. Parti genel başkanı olduğu takdirde partisinin milletvekili listesini sıralamaya koyacağı için Meclisin oluşmasında da belirleyici bir rol üstlenmektedir. Cumhurbaşkanı Meclisi de kendi isteği doğrultusunda seçtirmektedir. Rahmetli Turgut Özal ile başlayan ve her seçim öncesinde seçim sisteminin değiştirilmesi uygulaması halen devam etmektedir. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Çoğunluk partileri hangi sistem ile sonuç alacaklarına inanıyorlarsa o sistemle seçime girmeyi tercih etmektedirler. Erken seçim söylemlerinin gündemde olduğu şu günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimi için %50+1 oranı tartışılmaktadır.
Sistemin ikinci eksikliği, Meclisin yasama organı olarak ayrı bir kuvvet olmamasıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükumet sistemine geçildikten sonra Meclis denetim yetkisini tamamen kaybetmiştir. Meclisin Milli İradeyi yansıtabilmesi için siyasi partilerin liderler hegemonyasından kurtulmaları gerekmektedir. Liderler sıraladıkları aday listelerini alın seçin diye halkın önüne koymaktadırlar. Bu bir seçim değil, liderlerin istediklerini seçtirmesidir. Gerçek bir seçim için bütün siyasi partiler, kayıtlı üyelerinin katılımı ile, hakim gözetiminde ön seçim yapmalıdırlar. Genel Başkanlara sınırlı sayıda kontenjan tanınmalıdır. Söz konusu kontenjanlar liderlerin ihtiyaç duydukları bilim insanları ve yüksek bürokratlar için kullanılabilmelidir. Bunun sağlanabilmesi için, Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu yeniden yapılmalıdır.
Görülen üçüncü eksiklik, yargı ayrı bir güç olmaktan çıkmış ve talimatla hareket eden bir kurum haline gelmiştir. Halbuki yargı bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Bunun sağlanabilmesi için, yargı kendi seçimini kendi içinde yapmalı ve dışarıdan müdahale olmamalıdır. Hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanması ancak bu şekilde mümkündür. Cumhurbaşkanı Yüksek Yargı mensuplarının atanmasında tek seçici olmamalıdır. Olduğu zaman yargının siyasallaşması kaçınılmaz hale gelmektedir. Böyle bir sistem ile ülkeyi yönetmek imkansızdır. Sistemde denge ve denetim mekanizmasının olması için kuvvetler ayrılığı ilkesinin olması zorunludur. Yürütme, yasama, yargı ayrı kuvvetler olarak sistemdeki yerlerini almalıdırlar. Yeni dönemde bu durum anayasal güvence altına alınmalıdır. Diğer bütün eksiklikler bu esaslar çerçevesinde düzenlenmelidir.
Bu üç temel sorun düzeltilmedikçe bu sistemin yürütülmesi mümkün değildir. Hükûmet yürütme organı olarak icradan sorumlu olmalı ve milli iradenin temsilcisi olan TBMM tarafından denetlenmelidir. İcra organı olan hükümet meclise hesap vermelidir. Yeni sistemde bunlar ortadan kalkmıştır. Halen uygulanmakta olan sistem getirilmeye çalışılırken devletin kuruluş ayarları bozulmuştur. Kurumların içi boşaltılmıştır. Sorunun çözülebilmesi için ya belirtilen bu eksiklikler giderilmeli, ya da demokratik parlamenter sisteme dönülmelidir. Erken veya zamanında yapılacak seçimlerde nasıl bir tablonun ortaya çıkacağını şimdiden kestirmek mümkün değildir. İktidarın yeniden yapılanmayı sağlayacak nitelikli bir çoğunluğa verilmesi için her türlü çaba gösterilmelidir.