Necdet Topçuoğlu
Devlet hizmetinde geçen 41 yıllık Kamu görevimin 27 yılı denetimle geçmiştir. Bu süre içinde 20 yıl boyunca TİGEM’e ait işletmeleri denetledim. Bu nedenle her çeşit hayvancılığı en ince ayrıntısına kadar bilirim. Zaten detaylar bilinmezse verimlilik denetimi yapılması mümkün değildir. Hayvanlar ırklarına göre sosyal topluluklardır. Onların da birbirleri ile olan ilişkileri vardır. TİGEM’in bazı işletmelerinde koyunculuk yapılmaktadır. Ben de koyun yetiştiren bir aileden geldiğim için, koyunlara karşı görevimin dışında özel bir ilgim vardı.
Türkiye’nin en değerli koyunculuk uzmanı Zooteknistler TİGEM’de yetişmiştir. Hepsi çok yakın dostlarımdır. Meslektaşlarım arasında ayrım yapmamak için isimlerini burada yazmayı uygun görmüyorum. Koyunculukta çobanlık çok önemlidir. Görevini severek yapan çobanlar yönettiği sürü ile adeta konuşmaktadır. Koyunların birçok özellikleri vardır. Ancak ben bura da sürü içgüdüsü özelliği üzerinde durmak istiyorum. Ceylanpınar da İvesi Irkı damızlık koyun yetiştirilmektedir. Çobanlar da genellikle Siverek’in Kejanlı aşiretindendir. Söz konusu aşiretin çobanları koyunculuğu çok iyi bilmektedirler.
Koyunculuk Şefi ile birlikte koyun ağıllarını dolaşırken özellikle çobanlardan bilgi alıyordum. Çobanlar genellikle yalnız yaşadıkları için konuşkan insanlar değillerdir. Biraz sohbet ettikten sonra heyecanları geçiyordu. Bundan emin olduğum zaman yönettiği sürü hakkında bilgi almaya başlıyordum. Söyle bakalım, İvesi Irkı koyunların sürü içgüdüsü nasıldır diye sorunca, verdikleri cevap, efendim bu hayvanların sürü içgüdüleri çok yüksektir cevabını alıyordum. Peki, bu sürü içgüdüsü nedir diye sorunca, biraz durakladıktan sonra, efendim bu hayvanlarda akıl yoktur, akıl olsa bir eşeğin peşine takılırlarmı diye kendi fikrini söylemektedir.
Bilimsel olarak sürü içgüdüsü, kalıtsal bir özelliktir. Söz konusu koyun ırkının birlikte yaşama ve birbirlerinin davranışlarını taklit etme özellikleri genlerinden kaynaklanmaktadır. Sürünün liderliğini yapan koyun kendisini uçurumdan atarsa, arkasından bütün sürü hiç tereddüt etmeden uçurumdan atlayarak telef olmaktadır. Bilimden habersiz olan çobanın dediği gibi sürü içgüdüsü yüksek olan koyunların düşünme kabiliyetleri yoktur. Bir sürünün yönetilmesi açısından bu özellik aranan ve istenen bir özelliktir. Aksi takdirde yüzlerce koyundan oluşan bir sürünün tek çoban tarafından yönetilmesi mümkün olamazdı.
TİGEM’in Kadınhanı İlçesi sınırları içinde kalan Altınova İşletmesinde denetim yaparken, buradaki koyun ırkının Akkaraman olduğunu gördüm. Çobanlara bu defa, bu koyun ırkından memnunmusunuz diye sordum. Çoban bazı özelliklerini saydıktan sonra, memnun değilim efendim dediler. Nedenini sordum, bu koyun ırkının sürü içgüdüsü zayıf olduğu için yönetilmesi zor diye açıklama yaptılar. Mera da dağınık otluyorlar, toplanması zor oluyor. Sürüyü yönetmek için birden fazla çoban gerektiğini ifade ettiler. Bu durumu sürü halinde yaşayan birçok hayvan ırkında görmek mümkündür. Biraz işin içine düşünce girdiği zaman, hayvanlar bile bireysel davranmaya başlamaktadırlar.
İnsanlara baktığımız zaman düşünmeyen sorgulamayan insanlar da toplu hareket etmektedirler. Hiç sorgulamadan liderlerini takip etmekte ve birbirlerinin davranışlarını taklit emektedirler. Bu tür insanların yönetilmesi bir araya getirilmesi kolaydır. Düşünmeye sorgulamaya gerek duymazlar. Düşünmeyi başkalarına havale ederek, hiçbir sorunları yokmuş gibi yaşamlarını sürdürmektedirler. Yaşam koşulları ne kadar zor olursa olsun aidiyet duygusu ile bağlı oldukları topluluklardan kolay, kolay kopmak istemezler. İçgüdünün düşünceden ağır bastığı insanlarda eğitim bile fazla etkili olmamaktadır. Örgütlenmeleri ve yönlendirilmeleri kolaydır. Bazı akademisyenlerin ben cahillerin ferasetine güveniyorum demesinin dayanağı budur.
Akıl ve düşüncenin içgüdüden üstün olduğu insanlar özgür davranmayı tercih etmektedirler. Bir fikir etrafında toplanmaları kolay değildir. Bu nedenle anlaşabilmeleri için asgari müştereklerde buluşmaları gerekmektedir. Asgari müştereklerde birleşenlerin başarıları asgari seviye de kalmaktadır. Bu insan gruplarına aydın veya yarı aydın demek mümkündür. Aydınlar bireysel düşündükleri için, yalnız yaşamayı ve düşünceleriyle baş başa zaman geçirmeyi tercih etmektedirler. Yönetilmeleri bir araya getirilmeleri oldukça zordur. Halbuki örgütlenmiş küçük bir azınlık, örgütlenmemiş binlerce çoğunluğu yönetmektedir. İşte Türkiye de cahiller topluluğunun, düşünen ve sorgulayan insanları yönetmesinin sebebi budur. Bundan kurtulmak için düşünmek ve sorgulamak yeterli değildir. Örgütlenmeyi bilmek ve başarmak zorunludur.