Necdet Topçuoğlu
Siyaset sorun çözme sanatıdır. Siyaset Kurumunun farklı partileri, ülkenin sorunlarını çözmek iddiasıyla kurulurlar. Sorunları nasıl çözeceklerini bir plan ve programla anlatarak seçmenin huzuruna çıkarlar. Seçmen hangi siyasi partinin programına inanıyorsa ona ülkeyi yönetmek üzere görev vermektedir. Her siyasi parti yönetime geldiği ilk yıllarda olumlu çözümler getirmektedir. Ancak görevde kalma süresi uzadıkça çözüm getirme gücünü kaybettiği görülmektedir. Bu durumun bilimsel tanımı ‘’Yönetim Körlüğü’’ dür.
Biz bunu meslek yaşamımızda fabrikaları ve işletmeleri denetlerken görüyorduk. Bir Yönetici göreve yeni geldiğinde fabrika veya işletmeye farklı gözle baktığından gördüğü eksiklikleri gidermeye başlamaktadır. Görev süresi uzadıkça var olan sorunları algılama yeteneğinde azalmalar meydana gelmektedir. Zamanla bu azalış durma noktasına ulaşmaktadır. Buna ‘’İşletme Körlüğü’’ denilmektedir.
Benim uzun yıllar yaptığım denetim görevinde yeni denetlemeye başladığım kurumlara çok katkılarım olmuştur. Ancak denetim süresi uzadıkça katkılarımın azaldığını fark ediyordum. Öyle ki bir zaman sonra kendimi tekrar ettiğimi hissediyordum. Böyle hallerde ya kendinizi yenileyeceksiniz, ya da yeni bir kurumu denetlemek zorundasınız. İş te buna ‘’Denetim Körlüğü’’ diyoruz. Denetim kuruluşlarında sık sık denetçilerin yer değiştirmesinin sebebi budur.
Uzun süre yapılan her işte, yürütülen her görevde insanlar kendilerini yenilemedikleri sürece mutlaka bir mesleki körlük meydana gelmektedir. Sürekli aynı takımı tutuyorsanız, aynı siyasi partiyi destekliyorsanız artık onların hata ve yanlışlarını görmemeye başlıyorsunuz. Bu vazgeçilmez bir ‘’Taraftar veya Seçmen Körlüğü’’ dür. Böyle bir durum oluştu diye kimse tuttuğu takımı değiştirmemektedir. Hatta takım tutar gibi siyasi parti tutanlar, partisini de değiştirmezler. İşte çözümün önünde bulunan en önemli engel, değişememek ya da değiştirmemektir.
Bazen bir sorunu çözmek için sorunla ilgili olanlar, ellerinden gelen her şeyi yaparlar, ancak onlar çabaladıkça işlerin daha fazla çıkmaza girdiği görülür. Bilim insanları bu olayı ‘’Kobra Etkisi’’ olarak tanımlamaktadırlar. Bu tanımlama gerçek bir yaşam hikayesinden alınmıştır. İngilizler ile Hintliler arasında yaşanan bu hikaye ilginç, ilginç olduğu kadar da ders niteliğindedir.
İngilizler Hindistan'da egemenliği ele geçirdiklerinde çok büyük bir sorunla karşılaşmışlardır. Hindistan’da çok fazla Kobra Yılanı oluğundan, yılana karşı nasıl korunulacağını bilmeyen İngiliz askerlerinin çok fazla kayıp verdikleri görülmüştür. İngiliz Hükumeti bu soruna bir çözüm ararken, Hindistan halkının Kobra Yılanına karşı alışkın olduklarını ve nasıl korunduklarını fark etmişlerdir. Şöyle bir çözüm yoluna başvurmuşlardır.
Her Kobra yılanı ölüsü getiren Hintliye bir sterlin ödül verileceğini duyurmuşlardır. Bu duyuru Hindistan halkı tarafından ilgi ile karşılanmış olup, önemli bir kazanç kapısı olarak görülmüştür. Halk ölü yılan götürüp, karşılığında bir Sterlin alıyormuş. Ancak ilerleyen zaman içinde yılan sayısı azalmaya başlayınca kazanç miktarı da düşmeye başlamıştır.
Ancak bu noktada Hintlilerin aklına İngilizlerden daha mükemmel bir fikir gelmiştir. Mademki bu yılan bizim için bir kazanç kapısı olmuştur, o halde Kobra Yılanı üretim çiftlikleri kuralım ve yılanları üretip İngilizlere satalım diye düşünmüşlerdir. Bu düşüncelerini uygulamaya koymuşlar, çok sayıda çiftlik kurarak yılan satışlarını sürdürmüşlerdir.
İngilizler şüphelenmişler, çünkü öde öde bitmiyor. Durumu araştırmışlar, bakmışlar ki yılan çiftlikleri kurulmuş, başlattıkları bu kampanyanın artık sona erdiğini duyurmuşlardır. Bu defa Hintliler biz bu yılanlardan para kazanıyorduk, şimdi çiftliklerde boşuna besliyoruz diyerek yılanları salıvermişlerdir. İngilizler bu kararlarından sonuç alamadıkları gibi sorunun ikiye katlandığını görmüşlerdir. İşte ‘’Kobra Etkisi’’ nin hikayesi böyledir.
Özellikle döviz kuru, faiz ve enflasyon konularında Hükumetin aldığı kararlar, sorunun çözülmesine katkı sağlamak şöyle dursun, katlanarak artmasına neden olmuştur. Ekonomide yaptığı atamalar ve aldığı kararlar, sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Dış politika da komşularla sıfır sorun sloganı ile yola çıkılmış, gelinen nokta da sorun yaşamadığımız komşu kalmamıştır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür, ancak bu kadarla yetinmek daha doğru olur.
Alınan kararlar sorunların katlanarak artmasına neden oluyorsa, bırakın olduğu gibi kalsın. Bunlar uzun süre görev yapan ve kendisini yenilemekte sıkıntı çeken yönetimlerin içine düştüğü ‘’Yönetim Körlüğü’ sorunudur. Aldığı bazı kararların sorunları çözmek şöyle dursun ‘’Kobra Etkisi’’ yapmaktadır. Sorunların çözülmesi için gerekli olan dersler hayatın içinde bulunmaktadır. Önemli olan ders almayı bilmektir. Sonuç olarak ya kendi içinde değişim sağlanmalı, ya da değişime fırsat verilmelidir.