ŞEKER SEKTÖRÜNÜN YENİDEN YAPILANMASI
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

ŞEKER SEKTÖRÜNÜN YENİDEN YAPILANMASI

19 Ağustos 2020 - 00:01

Türkiye’de yaklaşık 3 milyon yurttaş geçimini Şeker Pancarı tarımından sağlamaktadır. Bir ülkede şeker üretimi ya Kamu, ya da Özel Sektör tarafından yapılmalıdır. Her iki sektör tarafından üretildiği takdir de, Kamunun üretim maliyeti, Özel Sektör üretim maliyetinden daha yüksek olmaktadır. Bu nedenle aradaki fark Özel Sektör firmalarına kar olarak yansımaktadır. Firmalar rekabet etme ihtiyacı duymadıkları için şeker üretim maliyetleri yüksek gerçekleşmekte ve bu da şeker fiyatlarını olumsuz etkilemektedir.

 

 

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili karar alınırken, yeni fabrika kurulması ile, mevcut fabrikaların satışı aynı karar da alınmıştır. Bu durum, eski fabrikaların satılmasını engellemiştir. Zira firmalar yeni fabrika kurmayı tercih etmişlerdir. Çumra, Boğazlıyan ve Bal Küpü Şeker Fabrikaları bu kapsamda kurulmuş olan fabrikalardır. Türkiye bu sektörel üretim karmaşasına son vermeli, fabrikalar ya özelleştirilmeli, ya da tamamen kamulaştırılmalıdır.

 

 

Şeker pancarı önemli bir çapa bitkisi olduğu kadar, faydalı bir münavebe bitkisidir. Şeker pancarı denilince önce su akla gelmektedir. Su olmayan yerlerde pancar tarımından söz etmek mümkün değildir. Su imkanına göre pancar ekim alanlarının yeniden tespit edilmesi ve ekilişlerin gece gündüz sıcaklık farkının yüksek olduğu yerlere çekilmesi zorunludur. Türkiye’de Kamu ve Özel Sektör olmak üzere toplam olarak 33 fabrika bulunmaktadır. Ayrıca fabrikaların tamir bakım ve lojistik desteklerini sağlamak amacıyla Kamunun elinde 2 adet makine, 2 adet de alkol fabrikası mevcuttur.

 

 

Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye’nin bu kadar fabrikaya ihtiyacı yoktur. Başlangıçta hangi düşünce ile kurulmuş olurlarsa olsunlar, zaman içinde fabrikaların kuruluş yerleri ömürlerini tamamlamışlardır. Kuruluş aşamasında kent merkezine uzak olan Ankara ve Eskişehir şeker fabrikaları kentsel alan içinde kalmışlardır. Artık sorun yaratmaktadırlar. Bu iki fabrikanın kotaları birleştirilerek Polatlı veya Sivrihisar'da 15 bin ton/gün kapasiteli yeni ve modern bir fabrika kurulmalıdır.

 

 

Aynı yaklaşımla Afyon, Uşak, Burdur şeker fabrikalarının kotaları birleştirilerek Emirdağ civarında uygun bir yerde 15 bin ton/gün kapasiteli yeni bir fabrika, yine aynı şekilde Çorum, Kırşehir, Turhal ve Yozgat fabrikalarının kotaları birleştirilerek Yerköy çevresinde uygun bir yerde 20 bin ton/gün kapasiteli bir fabrika kurulmalıdır. Bu fabrikaların Kamu veya Özel sektör tarafından işletilmesi öncelikle karar verilmesi gereken bir husustur.

 

 

Diğer taraftan, Ilgın, Ereğli ve Bor fabrikalarının kotaları birleştirilerek Ereğli’ de 20 bin ton/gün işleme kapasitesine sahip yeni bir fabrika, Doğu fabrikalarının kotaları tamamen birleştirilerek Muş’da uygun bir yerde 20 bin ton/gün kapasiteli bir fabrika kurulmalıdır. Bu şekilde fabrika sayısı bütün Türkiye için, yüksek tonajlı 7 veya 8 fabrikaya indirilmelidir.

 

 

Mevcut fabrikalar fabrika olmaktan çok, şeker değirmeni özelliği taşımaktadırlar. Bu kapasitelerle verimli olmaları mümkün değildir. Yeniden yapılanma gerçekleştirildiği takdirde kampanya sürelerinin 100 günün altına indirilmesi ve pancarın bozulmadan işlenmesi, maliyetlerin düşürülmesi mümkün görülmektedir. Dünya genelinde Şeker sektörü yeniden yapılandırılırken büyük ölçekli fabrikalar tercih edilmektedir. İlk olarak özelleştirilen fabrikalardan Çumra, Bal Küpü, Konya, Boğazlıyan, Kayseri, Kütahya Şeker Fabrikaları teknolojilerini yenilemişlerdir. En son özelleştirilen on fabrika ise henüz teknolojilerini yenileme imkanı bulamamışlardır.

 

Bu şablon çerçevesinde yeniden yapılanmayı ister kamu, isterse özel sektör yapsın, sorunların çözülmesi ve verimliliğin artırılması mümkün görülmektedir. Sektörün yeniden yapılanmasına bu veya buna yakın bir bakış açısı ile yaklaşılmadığı sürece, Türkiye şeker sektörünü tartışmaya uzun yıllar devam edecektir. Kamunun elinde 15 adet Şeker Fabrikası kalmıştır. Yıllarca yatırım yapılamadığı için, bu fabrikalar verimli olarak çalışamamaktadır. Şirketin, yıllardır birikmiş bilanço borcu ve %35’e gerileyen piyasa payı ile sürdürülebilir üretim yapması mümkün görülmemektedir.

 

 

Sektörün yeniden yapılanmasına sadece yüksek tonajlı fabrikalar kurmak ve yüksek teknoloji ile üretim yapmak olarak bakılmamalıdır. Medeni Kanunumuzdaki miras ilişkileri sebebiyle, şeker pancarı üretim alanları parçalanarak küçülmüştür. Bu durum pancar üretim verimini olumsuz yönde etkilemektedir. İş gücü, yakıt ve alet-makine tasarrufu sağlamak amacıyla, ortakların mülkiyetinde araziler toplulaştırılarak büyük ölçekli üretime geçilmelidir. Bunun örnekleri bazı illerimizde uygulamaya konulmuştur.

 

 

Bu yazı 837 defa okunmuştur .